Covid-19 aşılarıyla ilgili gelişmelerin dikkatle takip edildiği şu günlerde en önemli gündem maddelerinden biri de aşı kararsızlığı. ABD’de yayınlanan bir haber, şirketlerin Covid-19 aşısı yaptırmayanları işten çıkarabileceğini söylüyor. Peki Türkiye’de durum nasıl? Türk kökenli bilim insanları tarafından kurulan Almanya merkezli Biontech'in ABD ilaç şirketi Pfizer'la birlikte geliştirdiği aşı tüm dünyada büyük heyecan yaratmıştı. Bu gelişmenin ardından Kasım ayında aşı haberleri peş peşe geldi. Pfizer/BioNTech, Moderna, Sputnik V, AstraZeneca ve SinoVac aşılarına dair gelişmeler umut verici olsa da ‘aşı kararsızlığı’ gibi önemli bir sorunumuz var. Çünkü uzmanlar halkı aşı olmaya ikna etmenin en az aşıyı geliştirmek kadar zor olabileceğini belirtiyor. Yapılan araştırmalar da bu görüşü doğruluyor. NÜFUSUN YARISI AŞI OLMAYI DÜŞÜNMÜYOR Ipsos'un 2 Kasım'da yayınladığı ankete göre Türkiye'de insanların sadece yarısı aşı yaptırmayı düşünüyor. İnsanların yüzde 58'i yeni bir aşı olduğu için yan etkilerden endişe ettiğini belirtiyor. İŞVERENLER TÜRKİYE'DE ZORUNLU TUTABİLİR Mİ? Türkiye'deki işverenler çalışanlarına ‘aşı olma zorunluluğu' getirebilir mi? Bu sorunun cevabını yıllardır hukuk fakültelerinde öğretim üyesi olarak çalışan Av. Dr. Okay Durman'a sorduk. Anayasa 17/II maddesi uyarınca, vücut bütünlüğünün korunması esas olduğundan, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarında, zorunlu aşı uygulamasının kanuni dayanağının bulunduğunu söyleyen Durman, şu ifadeleri kullanıyor: “Umumi Hıfzısıhha Kanunu'nun 57. maddesinde sayılan bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkması halinde, 72/2. madde uyarınca hastalığa maruz bulunanların aşılanmasına yetki tanınmıştır. Ancak 57. maddede, ‘Covid 19', bulaşıcı hastalık olarak sayılan hastalıklar arasında yer almamaktadır.” Durman şöyle devam ediyor: “Bu açıdan baktığımızda, yürürlükteki mevzuatımız açısından, işverenlerin işçiyi Covid-19 aşısı olmaya zorlayamayacağını ifade edebiliriz.” KORUYUCU VE ÖZENDİRİCİ TEDBİRLER ALINABİLİR Öte yandan “İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatımız gereği temel amacın işçinin sağlığının korunması” olduğunu kaydeden Durman, “Başlıca sorumluluk işverene verilmiştir. Burada işveren bu sorumluluğu yerine getirirken doğal olarak işçilerin tümünün sağlığını koruyucu düzenlemeler yapabilir. Ancak “feshin son çare olması” ilkesinden hareketle, aşı olmak istemeyen işçinin iş sözleşmesini feshetmeden önce, başka koruyucu ve özendirici tedbirler alabilir. Örneğin işyerinde genel düzenleme yapma yetkisi çerçevesinde, aşı olan işçilerine ödül/prim vb. uygulamalar veya zorlayıcı nedenle salgın geçene kadar ücretsiz izne çıkarma uygulaması getirmesi mümkündür.” (Yaşar Özer / Sözcü)
Türk kökenli bilim insanları tarafından kurulan Almanya merkezli Biontech'in ABD ilaç şirketi Pfizer'la birlikte geliştirdiği aşı tüm dünyada büyük heyecan yaratmıştı. Bu gelişmenin ardından Kasım ayında aşı haberleri peş peşe geldi. Pfizer/BioNTech, Moderna, Sputnik V, AstraZeneca ve SinoVac aşılarına dair gelişmeler umut verici olsa da ‘aşı kararsızlığı’ gibi önemli bir sorunumuz var. Çünkü uzmanlar halkı aşı olmaya ikna etmenin en az aşıyı geliştirmek kadar zor olabileceğini belirtiyor. Yapılan araştırmalar da bu görüşü doğruluyor.
NÜFUSUN YARISI AŞI OLMAYI DÜŞÜNMÜYOR
Ipsos'un 2 Kasım'da yayınladığı ankete göre Türkiye'de insanların sadece yarısı aşı yaptırmayı düşünüyor. İnsanların yüzde 58'i yeni bir aşı olduğu için yan etkilerden endişe ettiğini belirtiyor.
İŞVERENLER TÜRKİYE'DE ZORUNLU TUTABİLİR Mİ?
Türkiye'deki işverenler çalışanlarına ‘aşı olma zorunluluğu' getirebilir mi? Bu sorunun cevabını yıllardır hukuk fakültelerinde öğretim üyesi olarak çalışan Av. Dr. Okay Durman'a sorduk.
Anayasa 17/II maddesi uyarınca, vücut bütünlüğünün korunması esas olduğundan, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarında, zorunlu aşı uygulamasının kanuni dayanağının bulunduğunu söyleyen Durman, şu ifadeleri kullanıyor: “Umumi Hıfzısıhha Kanunu'nun 57. maddesinde sayılan bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkması halinde, 72/2. madde uyarınca hastalığa maruz bulunanların aşılanmasına yetki tanınmıştır. Ancak 57. maddede, ‘Covid 19', bulaşıcı hastalık olarak sayılan hastalıklar arasında yer almamaktadır.”
Durman şöyle devam ediyor: “Bu açıdan baktığımızda, yürürlükteki mevzuatımız açısından, işverenlerin işçiyi Covid-19 aşısı olmaya zorlayamayacağını ifade edebiliriz.”
KORUYUCU VE ÖZENDİRİCİ TEDBİRLER ALINABİLİR
Öte yandan “İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatımız gereği temel amacın işçinin sağlığının korunması” olduğunu kaydeden Durman, “Başlıca sorumluluk işverene verilmiştir. Burada işveren bu sorumluluğu yerine getirirken doğal olarak işçilerin tümünün sağlığını koruyucu düzenlemeler yapabilir. Ancak “feshin son çare olması” ilkesinden hareketle, aşı olmak istemeyen işçinin iş sözleşmesini feshetmeden önce, başka koruyucu ve özendirici tedbirler alabilir. Örneğin işyerinde genel düzenleme yapma yetkisi çerçevesinde, aşı olan işçilerine ödül/prim vb. uygulamalar veya zorlayıcı nedenle salgın geçene kadar ücretsiz izne çıkarma uygulaması getirmesi mümkündür.” (Yaşar Özer / Sözcü)