Kazandığı dava sonucunda vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmeyen avukat Asilcan Tuzcu, adil yargılanma ve gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddialarıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Daha önce de bu tür bir olaydan dolayı hakimi HSK'ya şikayet edip, sorumluluk davası açan avukat Asilcan Tuzcu, "Bunun haber yapılması üzerine onlarca avukat meslektaşım beni arayıp başvurumun durumunu sordu ve kendilerinin de aynı yöntemle hukuktan ayrılan hakimleri şikayet edeceklerini söyledi. Bu konuda meslektaşlarım arasında bir kamuoyu oluşturmak beni çok mutlu etti."dedi. "HERKES AVUKAT OLAMAZ!" Hukuki Haber’e konuşan Tuzcu, "Çok büyük bir hukuksuzluk var! Çoğu meslektaşımdan duyduğum söz; "şu dava karara çıktı inşallah hakim vekalet ücretimizi verir." "Davayı kazandık hakim vekalet ücretine hükmetmiyor." şeklinde. Bir kısım meslektaşlarıma bu yönde hukuksuz karar veren hakimleri şikayet etmeleri gerektiğini izah ediyorum. Ne yazık ki çoğu meslektaşımdan "elinde bir sürü dosyam var nasıl şikayet ederim" şeklinde cevaplar alıyorum. Meslektaşlarım da kendilerine göre haklılar. Ancak şunu unutmayalım, herkes hukuk fakültesinden mezun olabilir, hakim olabilir, savcı olabilir ama herkes avukat olamaz! Bizler avukatız. Bu gücün kıymetini bilmekte fayda var." ifadelerini kullandı. "HAKİMLERİ SİCİL PUANLARI DÜŞER" Tuzcu, sözlerine şöyle devam etti; Hakimlerin açık ve keyfi hukuksuzlukları şikayete taşındığı müddetçe, onların da sicil puanlarının düşecebileceği unutulmamalıdır. Ben yaptığım bireysel başvurudan muhakkak olumlu sonuç alacağımı düşünmekteyim. Bazı dosyalarımda hakim şikayetinden bahsetmem bile yetti. Vekalet ücreti hükmetmeyen hakim sonraki dosyamda hükmetti. VEKALET ÜCRETİ BİR LÜTUF DEĞİL HAKTIR Ezcümle bizler avukat olarak "vekalet ücretinin" bir lütuf değil en yegane hakkımız olduğunu unutmamalıyız. Hatta yasaya "karar kesin olsa dahi vekalet ücreti kısmı kanun yoluna tabidir" benzeri bir hüküm eklenmeli, tıpkı manevi tazminatlarda olduğu gibi vekalet ücreti kanun yoluna tabi olmalıdır. Bugün bu durumda olmamızın sebebi de hakimler değil bizleriz. "Biz böyle karar verdik" deyip geçiyorlar. Eminim ki bütün meslektaşlarımın bu şekilde hakkı yenmiştir. Bu konuda tek tek değil barolar ve TBB olarak yasal adımların atılması şarttır." Avukat Tuzcu'nun dilekçesinde "Vekalet ücreti biz avukatların emeğinin karşılığıdır. Bu tür keyfi kararlar veren hakimler oldukça ve yüce mahkemeniz de bunları görmezden geldikçe, avukatlar taş kökü mü yiyecektir." cümlesi dikkat çekti. Avukat Asilcan Tuzcu'nun Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru dilekçesi şu şekilde; T.C. ANAYASA MAHKEMESİNE Gönderilmek Üzere .... İCRA HUKUK MAHKEMESİNE DOSYA : BAŞVURUCU: VEKİLLERİ: Av. Asilcan TUZCU ÖĞRENME TARİHİ: 07.06.2022 DİLEKÇE KONUSU: Anayasal adil yargılanma hakkı, gerekçeli karar hakkı ,mahkemelere erişim hakkı , hakkaniyete uygun yargılanma hakkı, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarla bireysel başvurumuzdur İZAHLAR: Her ne kadar takibin taliki iptali istemli dava ikame etmiş ve davayı kazanmış isek de ;.. İcra Hukuk MahkemesiESAS NO : 2022/... EsasKARAR NO: 2022/.. .../06/2022 Tarihli kararıyla tarafımız lehine 134,7 TL yargılama giderive 1.140 TL vekalet ücreti hükmetmesi gerekirken hükmetmemiştir. Korunan parasal menfaat değil , hukuki menfaattir. Yerel mahkeme kanunu , kuralı ,içtihadı bir kenara bırakmış yargılama giderleri ve vekalet ücretinehükmetmemeyi huy edinmiştir. Bu karar bir değil iki olmuştur . Daha evvel de .... İcra Hukuk Mahkemesi.Esas dosyasında görülen uyuşmazlıkta da hakim lehimize yargılama gideri hükmetmemiştir. Vekalet ücreti biz avukatların emeğinin karşılığıdır. Bu tür keyfi kararlar veren hakimler oldukça ve yüce mahkemeniz de bunları görmezden geldikçe , avukatlar taş kökü mü yiyecektir. Bir misalde "takibin taliki iptali" konusuna yoğunlaşmış bir avukat bu şekilde 100 tane dava alsa ve hiçbirinde lehine yargılama gideri hükmedilmemiş olsa yüce mahkemeniz de bu hukuka aykırılıkları görmezden gelse bu avukat ne yapacaktır. Sayın mahkemenizde kanaat oluşması bakımından sormak isteriz. Davayı kazanan bir kişinin yargılama giderleri kendi üzerinde bırakıldığında , adalete olan güven duygusu sarsılmayacak mıdır.? Nitekim sayın mahkemeniz de bu tür başvurularda hak ihlalinin bulunduğunu duraksamasız olarak içtihat etmiştir. T.C ANAYASA 1.Bölüm Esas: 2013/ 6218 Karar: 2015 / Karar Tarihi: 10.06.2015 "Yargıtay 11. Ceza Dairesince de vekalet ücretinin yargılama giderlerine dahil olmasının en önemli sonuçlarından biri olan, dava sonucunda vekalet ücreti konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği (17/6/2014 tarihli ve E.2014/11200, K.2014/11835 sayılı karar) ve davada haklı çıkan ve kendisini vekil ile temsil ettiren taraf lehine, vekalet ücreti takdir edilmesinin zorunlu olduğu (7/5/2014 tarihli ve E.2014/1888, K.2014/8783) belirtilerek, vekalet ücretinin yargılama giderlerinin bir parçası olduğu vurgulanmakta ve asil lehine hükmedilmesi gereken bir hak olduğu istikrarlı biçimde ifade edilmektedir. Bu durumda 5271 sayılı Kanun ve yerleşik mahkeme içtihatlarına göre mahkemelerin yargılama giderleri kapsamında hükmettikleri vekalet ücretinin, taraflar lehine bir hak ya da aleyhine bir yükümlülük doğurduğu anlaşılmaktadır (Burak Günay, § 43). 44. Yukarıda yer verilen tespitler uyarınca, başvurucunun vekil ile temsil edildiği davayı kazanması neticesinde lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekliliğine ilişkin birçok yasal düzenleme ve Yargıtay içtihadının mevcut olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, anılan kanuni düzenlemeler ve içtihatlar karşısında başvurucunun kendisi lehine vekalet ücretine hükmedileceğini beklediğinin kabulü gerekir. Ancak Alaplı Sulh Ceza Mahkemesince bu beklentinin karşılanmadığı anlaşılmaktadır..." Nitekim benzer bir olayda sayın Anayasa Mahkemesi haksız vekalet ücreti konusunda bireysel başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar vermiştir. İlgili Kararı 3. sayfadatakdirlerinize sunacağız. GEREKÇELİ KARAR HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİNE İLİŞKİN BEYANLARIMIZ Hukuka açıkça aykırı karar vermeyi huy edinmiş yerel mahkeme hakiminin , daha evvel de aynı konuda yargılama giderlerine hükmetmediğinden , işbu dosyada yargılama giderlerine hükmedilmez ise bunun gerekçesinin doyurucu ve tarafları tatmin edici bir şekilde açıklanmasını talep etmiştik.Talebimizi ekte sunuyoruz. Yerel mahkeme kararının tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfilik içerdiği ve bu durumunbireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olduğu kuşkusuzdur. Bakınız; Bu tür davalarda Yargıtay , bölge adliye mahkemeleri ve yerel mahkemeler arasında tam bir içtihat birliği varken , daha da önemlisi ; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2. Kısım 1. Bölümümünde dahi ''icranın geri bırakılması'' işleri için duruşmasız işlerde 1.140 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gereği açıkça vurgulanmış iken yerel mahkeme hakiminin gerekçesi söz kalabalığından öteye geçmemektedir. İlgili gerekçe incelendiğinde ; "yerleşik Yargıtay kararlarında da icra mahkemelerinde vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi hususunda davanın mahiyeti ve dosya içeriği nazara alınarak karar verileceği hususunda içtihatlar oluşturulmuş olduğu nazara alınmış ve alacaklı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına dair" beyanlar bulunduğu görülmektedir. Bu gerekçe KÜLLİ HİLAF-I HAKİKATTİR. Tamamıyla gerçeğe aykırıdır. Yerleşik Yargıtay kararı şöyle dursun , aynı konuda birebir nitelikte sunduğumuz içtihatların aksini gösterir tek bir içtihat dahi bulunmamaktadır. Bu gerekçe , yerel mahkemenin AÇIK HUKUKSUZLUĞUNA BULMAYA ÇALIŞTIĞI BİR KILIFTR. Her şey bir yana bırakılacak olur ise sunduğumuz onca içtihada rağmen , yerel mahkemenin gerekçesi doyurucu ve açıklayıcı mıdır. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması kuralının , uzun uzadıya yazılan cümlelerle bertaraf edilmesi mümkün müdür. Kaldı kiHMKmadde 312/2 ''Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez''. Hükmünü ihtiva etmektedir. Davalı yan hem davanın açılmasına sebebiyet vermiş hem de ilk oturumda davayı kabul etmemiştir. Hemen belirtilmelidir ki davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması bu iki şartın aynı anda gerçekleşmesine bağlı kılınmıştır. Konuya ilişkin Yargıtay kararını sayın mahkemenizin takdir ve görüşlerine sunuyoruz. T.C. YARGITAY 8. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/4267 Karar No: 2020/7984 Karar Tarihi: 08.12.2020 ' "..Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK'nin 326/1. maddesi uyarınca Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Kanunda yazılı hallerden birisi hiç şüphesiz HMK'nin 312/2. maddesidir. Bu madde hükmüne göre davalı taraf davanın açılmasına sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderinden sorumlu değildir. Hemen belirtmek gerekir ki; anılan maddenin uygulanabilirliği, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlıdır.'' Ayrıca MADDE 128- (1) Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır. Hükmü karşısında yerel mahkemenin davaya karşı çıkmayan davalı nitelendirmesi tamamen hukuka açık aykırılıktır. Bu halde ya yerel mahkeme hakimi bu hükmü bilmemektedir ya da gerekçesini açıkça hukuka aykırı ve keyfi oluşturmuştur. YEREL MAHKEMENİN SÜREKLİ İÇTİHATLARA AYKIRI KARAR VERDİĞİNE İLİŞKİN BEYANLARIMIZ Anayasa Mahkemesi, başvurucuların ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi bizzat yapar. Evvelce de söylediğimiz üzre; yerel mahkeme bariz ve kasdi takdir hatasıyla hakkımızı ihlal ettiğine muhakkak nazariyesiyle bakılmalıdır. Nitekim; Anayasa Mahkemesi ,süregelen içtihat farklılığını değerlendirdiği Yasemin Bodur (aynı kararda bkz. § 52) kararında içtihat farklılığının derinleşmiş ve sürekli bir nitelik kazanmış olduğu, bu durumun davaların somut özelliğinden kaynaklanmadığı ve bu durumun ortadan kaldırılmasını sağlayacak içtihadı birleştirme kararı gibi elverişli bir mekanizma işletilmemesi nedenleriyle varılan sonucun başvurucu için öngörülemez olduğu ve yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşmıştır. Ayrıca Türk Mahkemelerindefarklı ve birbiriyle çelişkili kararlar ortaya çıkmış, aynı somut olaydan kaynaklanan uyuşmazlıklardaki zıt sonuçlar hukuki belirsizliğe yol açmıştır. Anayasa'nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olmakla birlikte aynı zamanda toplumsal barışı güçlendiren, bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme, haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır. Hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil, yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, K.T. 14/1/2010). Somut olay dikkate alındığında, kişiler hakkı olanı elde etme, haksızlığı önleme amacı ile adalet adına mücadele etmek zorunda bırakıldığında, hukukun etkin korumasındanyararlanacağından endişe etmemeli, karar mercileri de kararın hukuka uygunluğunun sağlanmasında gerekli özeni göstermiş olmalıdırlar. Yargılama giderlerine hükmedilmeden verilmiş yerel mahkemekararı, tarafımız aleyhine sonuç doğuracak, hakka erişimi engelleyecek şekilde kurgulanmış, haklı çıktığı davada iade alması gerekli masrafların elde edilişini, infazını teminatsız bırakmış, sözleşmenin altıncı maddesi kapsamındaki güvencelerden yararlanmamızı önlemiştir. Başvurucunun yargılama giderlerine ulaşmada yasaca öngörülmüş hiçbir açıklığı taşımayan ilam hukuki belirliliğe açık aykırılık ve keyfilik taşımaktadır. Hal böyle iken, bizatihi adil yargılanmanın mahkemeye erişim hakkı unsurları yönünden tanıdığı güvenceler ile, kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı teminat içeren Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili maddelerini görmezden gelmek, karar mercilerine de benzeri hataları yeniden yapma ve yasayı uygulamada keyfi davranma meşruiyeti hazırladığına muhakkak nazariyesiyle bakılmasınıve kişilerinalacağına ulaşmada çektirilen bu sıkıntıya bir son verilmesini diliyoruz. Konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi kararını takdir ve görüşlerinize sunuyoruz. T.C. ANAYASA 2.Bölüm Esas: 2018/ 18701 Karar: 2021 / Karar Tarihi: 29.06.2021 "Başvurucu, dava açılmasına kendisi sebebiyet vermemesine rağmen dava sonunda 2.180 TL tutarında vekâlet ücreti ödemek zorunda bırakıldığından yakınmaktadır. Başvurucu, bu şekilde dava açılmasında bir kusurunun olmamasına karşın davacı idare lehine vekâlet ücreti ödenmesinin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na, usul ekonomisine ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu iddia etmektedir. Başvurucu sonuç olarak kamulaştırma davası neticesinde aleyhe vekâlet ücreti ödemek zorunda kalması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.... iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,.." YEREL MAHKEMENİN TAZMİNAT TALEBİMİZLE İLGİLİ HERHANGİ BİR HÜKÜM KURMADIĞINA İLİŞKİN BEYANLARIMIZ Yerel mahkeme , dava dilekçemizde Yargıtay kararı ile belirtmemize rağmen duruşma açmamıştır.Oysa ki davalının %20 kötüniyet tazminatıyla sorumlu tutulması gerektiğini izah zorunluluğumuzu belirtmiş idik. Mahkemeye erişim hakkımız engellenmiştir. Dava dilekçemizdeki içtihat üzre duruşma açılması zorunludur. Ayrıca tazminat talebimizle ilgili olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmemiştir. Tazminat talebimizle ilgili gerekçeli kararda herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. T.C YARGITAY 3.Hukuk Dairesi Esas: 2021/ 3015 Karar: 2021 / 12482 Karar Tarihi: 06.12.2021 "..talep edilen kötüniyet tazminatı yönünden HMK’nın 297/2 maddesine aykırı olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan; mahkemece bu hususta karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.." Olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamasının , karar verilmemesinin ve talebin muğlak kalması durumunda Anayasa mahkemesi de hak ihlali bulunduğu sonucuna ulaşmıştır. (Bkz ilk sahife)Konuya ilişkinbir başka AYM kararını takdir ve görüşlerinize sunuyoruz. T.C ANAYASA 1.Bölüm Esas: 2015/ 14347 Karar: 2019 / Karar Tarihi: 03.07.2019 "33..Öte yandan, başvurucunun bu hakkına paralel olarak Yargıtayın da başvurucunun kararın düzeltilmesi talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Yargıtayın karar düzeltme istemini karara bağlama ödevi başvurucunun mahkemeye erişim hakkından gereği gibi yararlanmasını temin eden bir pozitif yükümlülüktür. Bununla birlikte Yargıtayın bu yükümlülüğü, her durumda karar düzeltme isteğinin esasını incelemesi gerektiği şeklinde anlaşılmamalıdır. Kuşkusuz ki Yargıtay usule dair şartları taşımayan taleplerin esasını incelemek mecburiyeti altında değildir. Ancak bu halde dahi Yargıtayın başvurucunun talebini neden incelemediğinin gerekçesini kararında göstermesi gerekir. 34. Somut olayda başvurucunun karar düzeltme dilekçesinde dile getirdiği esasa etkili olabilecek iddiaları hakkında bir değerlendirme yapmak suretiyle olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir.Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA" SON BEYANLARIMIZ Hiçbir yüksek mahkeme kararını ve kanunu umursamayan mahkeme hakimi , sözde gerekçeli kararında yerleşik Yargıtay kararları vardır yazmaktadır. Keşke o kararlardan birine atıf yapılsa idi ve biz de gerekçeli karara inanabilseydik ve tatmin olabilseydik. Evvelce de dediğimiz gibi çünkü öyle bir karar YOKTUR. Sonuç olarak , yerel mahkeme hukuku , kanunu , yerleşik kararları bir kenara bırakmıştır. Bir gerekçeli kararın , gerçek manada gerekçeli olabilmesi , uzun uzadıya söz kalabalığıyla yazılmasıyla değil , gerçek anlamda kanun hükümlerine dayalı olarak yazılmasıyla mümkündür. Aksinin kabulü halinde hukuk, hakimler eliyle yok edilir ki , buna da yüce mahkemenizce cevaz verilmeyeceğine inancımız tamdır. Bir avukat olarak hukuk adına yüce mahkemenizden sadece adalet beklemekteyiz. HUKUKİ SEBEPLER: HMK,İİK,TBK ve sair mevzuat. HUKUKİ DELİLLER: .. İcra Dairesi..Esas dosyası ve tekmil içeriği NETİCE-İ TALEP: Tüm bu ayrıntısıylaarz ve izaha çalışılan ve re'sen araştırılacak nedenlerle ; Tasnifi mahkemenize ait olmak üzere , adil yargılanma hakkı, gerekçeli karar hakkı ,mahkemelere erişim hakkı , hakkaniyete uygun yargılanma hakkı, mülkiyet hakkı ihlali iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA, Toplamda 1.274,70 TL maddi tazminatın tarafımıza ödenmesine, Yargılama giderleri ve ücreti vekaletin tarafımıza verilmesine, karar verilmesini bilvekale saygılarımla talep ederim. 15.06.2022 BAŞVURUCU Vekili Av. Asilcan TUZCU Kaynak hukukihaber.net
Daha önce de bu tür bir olaydan dolayı hakimi HSK'ya şikayet edip, sorumluluk davası açan avukat Asilcan Tuzcu, "Bunun haber yapılması üzerine onlarca avukat meslektaşım beni arayıp başvurumun durumunu sordu ve kendilerinin de aynı yöntemle hukuktan ayrılan hakimleri şikayet edeceklerini söyledi. Bu konuda meslektaşlarım arasında bir kamuoyu oluşturmak beni çok mutlu etti."dedi.
"HERKES AVUKAT OLAMAZ!"
Hukuki Haber’e konuşan Tuzcu, "Çok büyük bir hukuksuzluk var! Çoğu meslektaşımdan duyduğum söz; "şu dava karara çıktı inşallah hakim vekalet ücretimizi verir." "Davayı kazandık hakim vekalet ücretine hükmetmiyor." şeklinde. Bir kısım meslektaşlarıma bu yönde hukuksuz karar veren hakimleri şikayet etmeleri gerektiğini izah ediyorum. Ne yazık ki çoğu meslektaşımdan "elinde bir sürü dosyam var nasıl şikayet ederim" şeklinde cevaplar alıyorum. Meslektaşlarım da kendilerine göre haklılar. Ancak şunu unutmayalım, herkes hukuk fakültesinden mezun olabilir, hakim olabilir, savcı olabilir ama herkes avukat olamaz! Bizler avukatız. Bu gücün kıymetini bilmekte fayda var." ifadelerini kullandı.
"HAKİMLERİ SİCİL PUANLARI DÜŞER"
Tuzcu, sözlerine şöyle devam etti; Hakimlerin açık ve keyfi hukuksuzlukları şikayete taşındığı müddetçe, onların da sicil puanlarının düşecebileceği unutulmamalıdır.
Ben yaptığım bireysel başvurudan muhakkak olumlu sonuç alacağımı düşünmekteyim. Bazı dosyalarımda hakim şikayetinden bahsetmem bile yetti. Vekalet ücreti hükmetmeyen hakim sonraki dosyamda hükmetti.
VEKALET ÜCRETİ BİR LÜTUF DEĞİL HAKTIR
Ezcümle bizler avukat olarak "vekalet ücretinin" bir lütuf değil en yegane hakkımız olduğunu unutmamalıyız.
Hatta yasaya "karar kesin olsa dahi vekalet ücreti kısmı kanun yoluna tabidir" benzeri bir hüküm eklenmeli, tıpkı manevi tazminatlarda olduğu gibi vekalet ücreti kanun yoluna tabi olmalıdır.
Bugün bu durumda olmamızın sebebi de hakimler değil bizleriz. "Biz böyle karar verdik" deyip geçiyorlar. Eminim ki bütün meslektaşlarımın bu şekilde hakkı yenmiştir. Bu konuda tek tek değil barolar ve TBB olarak yasal adımların atılması şarttır."
Avukat Tuzcu'nun dilekçesinde "Vekalet ücreti biz avukatların emeğinin karşılığıdır. Bu tür keyfi kararlar veren hakimler oldukça ve yüce mahkemeniz de bunları görmezden geldikçe, avukatlar taş kökü mü yiyecektir." cümlesi dikkat çekti.
Avukat Asilcan Tuzcu'nun Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru dilekçesi şu şekilde;
T.C.
ANAYASA MAHKEMESİNE
Gönderilmek Üzere
.... İCRA HUKUK MAHKEMESİNE
DOSYA :
BAŞVURUCU:
VEKİLLERİ: Av. Asilcan TUZCU
ÖĞRENME TARİHİ: 07.06.2022
DİLEKÇE KONUSU: Anayasal adil yargılanma hakkı, gerekçeli karar hakkı ,mahkemelere erişim hakkı , hakkaniyete uygun yargılanma hakkı, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarla bireysel başvurumuzdur
İZAHLAR:
Her ne kadar takibin taliki iptali istemli dava ikame etmiş ve davayı kazanmış isek de ;.. İcra Hukuk MahkemesiESAS NO : 2022/... EsasKARAR NO: 2022/.. .../06/2022 Tarihli kararıyla tarafımız lehine 134,7 TL yargılama giderive 1.140 TL vekalet ücreti hükmetmesi gerekirken hükmetmemiştir.
Korunan parasal menfaat değil , hukuki menfaattir. Yerel mahkeme kanunu , kuralı ,içtihadı bir kenara bırakmış yargılama giderleri ve vekalet ücretinehükmetmemeyi huy edinmiştir. Bu karar bir değil iki olmuştur . Daha evvel de .... İcra Hukuk Mahkemesi.Esas dosyasında görülen uyuşmazlıkta da hakim lehimize yargılama gideri hükmetmemiştir.
Vekalet ücreti biz avukatların emeğinin karşılığıdır. Bu tür keyfi kararlar veren hakimler oldukça ve yüce mahkemeniz de bunları görmezden geldikçe , avukatlar taş kökü mü yiyecektir. Bir misalde "takibin taliki iptali" konusuna yoğunlaşmış bir avukat bu şekilde 100 tane dava alsa ve hiçbirinde lehine yargılama gideri hükmedilmemiş olsa yüce mahkemeniz de bu hukuka aykırılıkları görmezden gelse bu avukat ne yapacaktır. Sayın mahkemenizde kanaat oluşması bakımından sormak isteriz. Davayı kazanan bir kişinin yargılama giderleri kendi üzerinde bırakıldığında , adalete olan güven duygusu sarsılmayacak mıdır.? Nitekim sayın mahkemeniz de bu tür başvurularda hak ihlalinin bulunduğunu duraksamasız olarak içtihat etmiştir.
T.C ANAYASA 1.Bölüm Esas: 2013/ 6218 Karar: 2015 / Karar Tarihi: 10.06.2015
"Yargıtay 11. Ceza Dairesince de vekalet ücretinin yargılama giderlerine dahil olmasının en önemli sonuçlarından biri olan, dava sonucunda vekalet ücreti konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği (17/6/2014 tarihli ve E.2014/11200, K.2014/11835 sayılı karar) ve davada haklı çıkan ve kendisini vekil ile temsil ettiren taraf lehine, vekalet ücreti takdir edilmesinin zorunlu olduğu (7/5/2014 tarihli ve E.2014/1888, K.2014/8783) belirtilerek, vekalet ücretinin yargılama giderlerinin bir parçası olduğu vurgulanmakta ve asil lehine hükmedilmesi gereken bir hak olduğu istikrarlı biçimde ifade edilmektedir. Bu durumda 5271 sayılı Kanun ve yerleşik mahkeme içtihatlarına göre mahkemelerin yargılama giderleri kapsamında hükmettikleri vekalet ücretinin, taraflar lehine bir hak ya da aleyhine bir yükümlülük doğurduğu anlaşılmaktadır (Burak Günay, § 43).
44. Yukarıda yer verilen tespitler uyarınca, başvurucunun vekil ile temsil edildiği davayı kazanması neticesinde lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekliliğine ilişkin birçok yasal düzenleme ve Yargıtay içtihadının mevcut olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, anılan kanuni düzenlemeler ve içtihatlar karşısında başvurucunun kendisi lehine vekalet ücretine hükmedileceğini beklediğinin kabulü gerekir. Ancak Alaplı Sulh Ceza Mahkemesince bu beklentinin karşılanmadığı anlaşılmaktadır..."
Nitekim benzer bir olayda sayın Anayasa Mahkemesi haksız vekalet ücreti konusunda bireysel başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar vermiştir. İlgili Kararı 3. sayfadatakdirlerinize sunacağız.
GEREKÇELİ KARAR HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİNE İLİŞKİN BEYANLARIMIZ
Hukuka açıkça aykırı karar vermeyi huy edinmiş yerel mahkeme hakiminin , daha evvel de aynı konuda yargılama giderlerine hükmetmediğinden , işbu dosyada yargılama giderlerine hükmedilmez ise bunun gerekçesinin doyurucu ve tarafları tatmin edici bir şekilde açıklanmasını talep etmiştik.Talebimizi ekte sunuyoruz.
Yerel mahkeme kararının tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfilik içerdiği ve bu durumunbireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olduğu kuşkusuzdur.
Bakınız; Bu tür davalarda Yargıtay , bölge adliye mahkemeleri ve yerel mahkemeler arasında tam bir içtihat birliği varken , daha da önemlisi ; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2. Kısım 1. Bölümümünde dahi ''icranın geri bırakılması'' işleri için duruşmasız işlerde 1.140 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gereği açıkça vurgulanmış iken yerel mahkeme hakiminin gerekçesi söz kalabalığından öteye geçmemektedir.
İlgili gerekçe incelendiğinde ; "yerleşik Yargıtay kararlarında da icra mahkemelerinde vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi hususunda davanın mahiyeti ve dosya içeriği nazara alınarak karar verileceği hususunda içtihatlar oluşturulmuş olduğu nazara alınmış ve alacaklı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına dair" beyanlar bulunduğu görülmektedir.
Bu gerekçe KÜLLİ HİLAF-I HAKİKATTİR. Tamamıyla gerçeğe aykırıdır. Yerleşik Yargıtay kararı şöyle dursun , aynı konuda birebir nitelikte sunduğumuz içtihatların aksini gösterir tek bir içtihat dahi bulunmamaktadır. Bu gerekçe , yerel mahkemenin AÇIK HUKUKSUZLUĞUNA BULMAYA ÇALIŞTIĞI BİR KILIFTR.
Her şey bir yana bırakılacak olur ise sunduğumuz onca içtihada rağmen , yerel mahkemenin gerekçesi doyurucu ve açıklayıcı mıdır. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması kuralının , uzun uzadıya yazılan cümlelerle bertaraf edilmesi mümkün müdür.
Kaldı kiHMKmadde 312/2 ''Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez''. Hükmünü ihtiva etmektedir. Davalı yan hem davanın açılmasına sebebiyet vermiş hem de ilk oturumda davayı kabul etmemiştir. Hemen belirtilmelidir ki davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması bu iki şartın aynı anda gerçekleşmesine bağlı kılınmıştır. Konuya ilişkin Yargıtay kararını sayın mahkemenizin takdir ve görüşlerine sunuyoruz.
T.C. YARGITAY 8. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/4267 Karar No: 2020/7984 Karar Tarihi: 08.12.2020 '
"..Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK'nin 326/1. maddesi uyarınca Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Kanunda yazılı hallerden birisi hiç şüphesiz HMK'nin 312/2. maddesidir. Bu madde hükmüne göre davalı taraf davanın açılmasına sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderinden sorumlu değildir. Hemen belirtmek gerekir ki; anılan maddenin uygulanabilirliği, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlıdır.''
Ayrıca MADDE 128- (1) Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava
dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır. Hükmü karşısında yerel mahkemenin davaya karşı çıkmayan davalı nitelendirmesi tamamen hukuka açık aykırılıktır. Bu halde ya yerel mahkeme hakimi bu hükmü bilmemektedir ya da gerekçesini açıkça hukuka aykırı ve keyfi oluşturmuştur.
YEREL MAHKEMENİN SÜREKLİ İÇTİHATLARA AYKIRI KARAR VERDİĞİNE İLİŞKİN BEYANLARIMIZ
Anayasa Mahkemesi, başvurucuların ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi bizzat yapar. Evvelce de söylediğimiz üzre; yerel mahkeme bariz ve kasdi takdir hatasıyla hakkımızı ihlal ettiğine muhakkak nazariyesiyle bakılmalıdır.
Nitekim; Anayasa Mahkemesi ,süregelen içtihat farklılığını değerlendirdiği Yasemin Bodur (aynı kararda bkz. § 52) kararında içtihat farklılığının derinleşmiş ve sürekli bir nitelik kazanmış olduğu, bu durumun davaların somut özelliğinden kaynaklanmadığı ve bu durumun ortadan kaldırılmasını sağlayacak içtihadı birleştirme kararı gibi elverişli bir mekanizma işletilmemesi nedenleriyle varılan sonucun başvurucu için öngörülemez olduğu ve yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşmıştır.
Ayrıca Türk Mahkemelerindefarklı ve birbiriyle çelişkili kararlar ortaya çıkmış, aynı somut olaydan kaynaklanan uyuşmazlıklardaki zıt sonuçlar hukuki belirsizliğe yol açmıştır.
Anayasa'nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olmakla birlikte aynı zamanda toplumsal barışı güçlendiren, bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme, haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır. Hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil, yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, K.T. 14/1/2010).
Somut olay dikkate alındığında, kişiler hakkı olanı elde etme, haksızlığı önleme amacı ile adalet adına mücadele etmek zorunda bırakıldığında, hukukun etkin korumasındanyararlanacağından endişe etmemeli, karar mercileri de kararın hukuka uygunluğunun sağlanmasında gerekli özeni göstermiş olmalıdırlar.
Yargılama giderlerine hükmedilmeden verilmiş yerel mahkemekararı, tarafımız aleyhine sonuç doğuracak, hakka erişimi engelleyecek şekilde kurgulanmış, haklı çıktığı davada iade alması gerekli masrafların elde edilişini, infazını teminatsız bırakmış, sözleşmenin altıncı maddesi kapsamındaki güvencelerden yararlanmamızı önlemiştir.
Başvurucunun yargılama giderlerine ulaşmada yasaca öngörülmüş hiçbir açıklığı taşımayan ilam hukuki belirliliğe açık aykırılık ve keyfilik taşımaktadır.
Hal böyle iken, bizatihi adil yargılanmanın mahkemeye erişim hakkı unsurları yönünden tanıdığı güvenceler ile, kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı teminat içeren Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili maddelerini görmezden gelmek, karar mercilerine de benzeri hataları yeniden yapma ve yasayı uygulamada keyfi davranma meşruiyeti hazırladığına muhakkak nazariyesiyle bakılmasınıve kişilerinalacağına ulaşmada çektirilen bu sıkıntıya bir son verilmesini diliyoruz. Konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi kararını takdir ve görüşlerinize sunuyoruz.
T.C. ANAYASA 2.Bölüm Esas: 2018/ 18701 Karar: 2021 / Karar Tarihi: 29.06.2021
"Başvurucu, dava açılmasına kendisi sebebiyet vermemesine rağmen dava sonunda 2.180 TL tutarında vekâlet ücreti ödemek zorunda bırakıldığından yakınmaktadır. Başvurucu, bu şekilde dava açılmasında bir kusurunun olmamasına karşın davacı idare lehine vekâlet ücreti ödenmesinin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na, usul ekonomisine ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu iddia etmektedir. Başvurucu sonuç olarak kamulaştırma davası neticesinde aleyhe vekâlet ücreti ödemek zorunda kalması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.... iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,.."
YEREL MAHKEMENİN TAZMİNAT TALEBİMİZLE İLGİLİ HERHANGİ BİR HÜKÜM KURMADIĞINA İLİŞKİN BEYANLARIMIZ
Yerel mahkeme , dava dilekçemizde Yargıtay kararı ile belirtmemize rağmen duruşma açmamıştır.Oysa ki davalının %20 kötüniyet tazminatıyla sorumlu tutulması gerektiğini izah zorunluluğumuzu belirtmiş idik. Mahkemeye erişim hakkımız engellenmiştir. Dava dilekçemizdeki içtihat üzre duruşma açılması zorunludur.
Ayrıca tazminat talebimizle ilgili olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmemiştir. Tazminat talebimizle ilgili gerekçeli kararda herhangi bir açıklama bulunmamaktadır.
T.C YARGITAY 3.Hukuk Dairesi Esas: 2021/ 3015 Karar: 2021 / 12482 Karar Tarihi: 06.12.2021
"..talep edilen kötüniyet tazminatı yönünden HMK’nın 297/2 maddesine aykırı olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan; mahkemece bu hususta karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.."
Olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamasının , karar verilmemesinin ve talebin muğlak kalması durumunda Anayasa mahkemesi de hak ihlali bulunduğu sonucuna ulaşmıştır. (Bkz ilk sahife)Konuya ilişkinbir başka AYM kararını takdir ve görüşlerinize sunuyoruz.
T.C ANAYASA 1.Bölüm Esas: 2015/ 14347 Karar: 2019 / Karar Tarihi: 03.07.2019
"33..Öte yandan, başvurucunun bu hakkına paralel olarak Yargıtayın da başvurucunun kararın düzeltilmesi talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Yargıtayın karar düzeltme istemini karara bağlama ödevi başvurucunun mahkemeye erişim hakkından gereği gibi yararlanmasını temin eden bir pozitif yükümlülüktür. Bununla birlikte Yargıtayın bu yükümlülüğü, her durumda karar düzeltme isteğinin esasını incelemesi gerektiği şeklinde anlaşılmamalıdır. Kuşkusuz ki Yargıtay usule dair şartları taşımayan taleplerin esasını incelemek mecburiyeti altında değildir. Ancak bu halde dahi Yargıtayın başvurucunun talebini neden incelemediğinin gerekçesini kararında göstermesi gerekir.
34. Somut olayda başvurucunun karar düzeltme dilekçesinde dile getirdiği esasa etkili olabilecek iddiaları hakkında bir değerlendirme yapmak suretiyle olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir.Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA"
SON BEYANLARIMIZ
Hiçbir yüksek mahkeme kararını ve kanunu umursamayan mahkeme hakimi , sözde gerekçeli kararında yerleşik Yargıtay kararları vardır yazmaktadır. Keşke o kararlardan birine atıf yapılsa idi ve biz de gerekçeli karara inanabilseydik ve tatmin olabilseydik. Evvelce de dediğimiz gibi çünkü öyle bir karar YOKTUR.
Sonuç olarak , yerel mahkeme hukuku , kanunu , yerleşik kararları bir kenara bırakmıştır. Bir gerekçeli kararın , gerçek manada gerekçeli olabilmesi , uzun uzadıya söz kalabalığıyla yazılmasıyla değil , gerçek anlamda kanun hükümlerine dayalı olarak yazılmasıyla mümkündür. Aksinin kabulü halinde hukuk, hakimler eliyle yok edilir ki , buna da yüce mahkemenizce cevaz verilmeyeceğine inancımız tamdır.
Bir avukat olarak hukuk adına yüce mahkemenizden sadece adalet beklemekteyiz.
HUKUKİ SEBEPLER: HMK,İİK,TBK ve sair mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER: .. İcra Dairesi..Esas dosyası ve tekmil içeriği
NETİCE-İ TALEP:
Tüm bu ayrıntısıylaarz ve izaha çalışılan ve re'sen araştırılacak nedenlerle ;
Tasnifi mahkemenize ait olmak üzere , adil yargılanma hakkı, gerekçeli karar hakkı ,mahkemelere erişim hakkı , hakkaniyete uygun yargılanma hakkı, mülkiyet hakkı ihlali iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
Toplamda 1.274,70 TL maddi tazminatın tarafımıza ödenmesine,
Yargılama giderleri ve ücreti vekaletin tarafımıza verilmesine,
karar verilmesini bilvekale saygılarımla talep ederim.
15.06.2022
BAŞVURUCU
Vekili
Av. Asilcan TUZCU
Kaynak
hukukihaber.net