vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdffc15701000000d302000001000100Sanığın suça konu faturaları daha önce vergi incelemesi için ibraz ettiği ve bunların muhafaza altına alınıp suç duyurusu ekinde Savcılığa sunulduğu anlaşıldığından defter ve belge gizleme suçundan mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır. T.C. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/2831 E. , 2021/1688 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Sahte fatura düzenleme HÜKÜM : Mahkumiyet Katılan vekilinin temyiz talebinden vazgeçtiği anlaşılmakla sanığın temyiz talebiyle sınırlı olarak yapılan incelemede: Sanık hakkında "2009-2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme" suçlarından açılan kamu davalarında; sanığın aşamalardaki savunmasında ...'nu tanımadığını, bu kişiye sentetik tiner satmadığını, şirket adına fatura kesmeye kendisi ve kardeşi ...'ın yetkili olduğunu ayrıca ...'un şirketin müdürü olduğunu ve ...'nu kendilerine bu şahsın bulduğunu belirterek suçlamaları reddetmesi ve ...'un vefat ettiğinin anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından; 1- Suça konu fatura asıllarının, kullanan ...'na ait Marka kimya şirketinden veya vergi dairesinden de sorulmak suretiyle temin edilerek dosyaya getirtilip sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını söylemesi halinde; sanığın savunmasında ismi bildirilen ... isimli şahsın açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak çağrılması, duruşmada çekinme hakkı hatırlatıldıktan sonra faturalar gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, 2- ...'ın da faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını söylemesi halinde sanık, ... ve ...'un resmi kurumlardan suç tarihinden önceki yazı ve imza örnekleri getirtilip, sanık ve ...'ın huzurda alınacak yazı ve imza örnekleri ile birlikte faturadaki yazı ve imzaların kime ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, 3- Faturadaki yazı ve imzaların sanığa ya da belirtilen şahıslara ait olmadığının anlaşılması halinde ise; a) Faturayı kullandığı belirlenen mükellef hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorulması, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi, b) Sanık hakkında 5607 yasaya muhalefet nedeniyle Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2013/269 (E) ve 2014/68 (K) sayılı dosyasında yargılandığı iş bu dosyanın henüz kesinleşmediği, yine Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2013/235 Esas sayılı dosyasında söz konusu malzemeyi aldığı iddia olunan ...'nun 5607 sayılı Kanuna muhalefet, 5015 sayılı Kanuna muhalefet, 213 sayılı Kanuna muhalefet ve Resmi Belgede Sahtecilik suçlarından yargılamasının devam ettiği anlaşılmakla; söz konusu dava dosyalarının getirtilip incelenerek ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması, c) Faturayı kullanan şirket yetkilisinin tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılarak CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldığı, sanığı tanıyıp tanımadığı ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanığın bir iştiraki bulunup bulunmadığının sorulması, 4- Şirket muhasebecisi ...'in adres bilgilerinin tespiti ile CMK 46/1-c maddesi uyarınca çekinme hakkı hatırlatılıp tanık sıfatıyla dinlenerek, sanığı tanıyıp tanımadığının, muhasebe işlemlerinin yürütülmesinde kiminle muhatap olduğunun, kimin talebi üzerine şirketin muhasebesini tutmaya başladığının, şirket işlerini fiilen kimin yürüttüğünün sorulması, Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükümleri kurulması, 5- Kabule göre de; a) 5271 sayılı CMK'nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı; Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 24/03/2013 tarihli iddianamesi ile 213 sayılı VUK'nin 367. maddesine göre dava şartı olan mütalaa ve vergi suçu raporuna uygun olarak sanık hakkında, yalnızca 2009-2010 takvim yıllarına ilişkin olarak "Sahte Fatura Düzenleme" suçundan kamu davası açıldığı, “Sahte Fatura Kullanma” suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gibi birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olan "Sahte Fatura Düzenleme" ve “Sahte Fatura Kullanma” suçlarının birbirine dönüşemeyeceği gözetilmeden, 2009 ve 2010 takvim yıllarına ilişkin olarak iddianame dışına çıkılıp ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılarak 2009 takvim yılında sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarından tek bir mahkumiyet hükmü, 2010 takvim yılında ise sahte fatura kullanma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırı, b) 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi'nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz talepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 22/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. T.C. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/10858 E. , 2021/1991 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Sahte fatura kullanma, defter ve belge gizlemek HÜKÜM : Mahkumiyet I-Sanık hakkında “2008 takvim yılında Vergi Usul Kanunu‘na Muhalefet“ suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde: 5271 sayılı CMK'nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fail ve fiilden ibaret olup, sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26/06/2013 tarihli 2013/89802 Soruşturma ve 2013/37338 Esas sayılı iddianamesi ile Boğaziçi Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı‘nın 11/06/2013 tarihli ve RDK4-2013/111 sayılı komisyon mütalaası ile ekindeki 21/05/2013 tarihli ve 2013-A-1709/12 sayılı vergi suçu raporuna uygun olarak "2008 takvim yılında sahte fatura kullanma” suçundan kamu davası açıldığı, sahte fatura düzenleme ve kullanma eylemlerinin birbirinden bağımsız ayrı suçları oluşturduğu, “2008 takvim yılında sahte fatura düzenleme“ suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden, hükmün gerekçe kısmında sahte fatura düzenleme suçu anlatılarak, hüküm fıkrasında sanığın “sahte fatura düzenleyip kullandığı“ belirtilmek suretiyle hüküm karıştırılmış ise de; Sanığa yüklenen "2008 takvim yılında sahte fatura kullanma" suçunun Kanun‘daki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK'nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, suça konu en son 29/12/2008 tarihli faturanın KDV indiriminde kullanılması nedeniyle “25/01/2009“ olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun‘un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun‘un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddesi gereğince DÜŞMESİNE, II-Sanık hakkında “Defter ve Belge Gizleme“ ile “2009 takvim yılında Vergi Usul Kanunu‘na Muhalefet“ suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde: A-Defter ve belge gizleme suçu yönünden: Galata Vergi Dairesi Müdürlüğü‘nün 964 017 8586 vergi kimlik numaralı mükellefi olan sanığın, vergi incelemesi sırasında ... Aydınlatma San. Tic. Ltd. Şti. tarafından düzenlenen 2 adet 16/01/2009 ve 21/01/2009 tarihli faturayı ibraz etmediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; her ne kadar sanık savunmasında suça konu faturaları ibraz edemediğini beyan etmiş ve dosya içerisinde faturaların ibrazı talebini içerir herhangi bir isteme yazısı yada tebliğ alındısı aslı yada suretinin bulunmadığı anlaşılmış ise de; Dairemizin 2017/16084 Esas sayılı dosyası kapsamında, sanık hakkında 26/06/2012 tarihli vergi inceleme tutanağı uyarınca tanzim edilen 02/07/2012 tarihli ve 2012-A-2596/6 sayılı Vergi Suçu Raporu’nun ekinde yer alan faturalar arasında suça konu 2 adet fatura aslının da bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın suça konu faturaları önceki bir tarihte vergi incelemesi amacıyla ibraz ettiği ve bu faturaların muhafaza altına alınarak suç duyurusu ekinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ibraz edildiği belirlenmekle, sanığın üzerine atılı defter ve belge gizleme suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması, B-2009 takvim yılında Vergi Usul Kanunu‘na muhalefet suçu yönünden: Dosya kapsamına göre suça konu 16/01/2009 ve 21/01/2009 tarihli 2 adet sahte faturanın KDV indiriminde kullanıldığının belirtilmesi nedeniyle suç tarihinin 25/02/2009 olduğu anlaşılmış ise de; sanığın, Dairemizin 2017/16084 Esas sayılı dosyasına konu eylemleri ile iş bu dosyaya konu eylemlerinin zincirleme suç içinde değerlendirilmesi gerektiği ve diğer dosyada suç tarihinin 25/10/2009 olarak belirlendiği dikkate alındığında, TCK’nin 66/6. maddesinde yer alan “Zamanaşımı…….zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden…. itibaren işlemeye başlar.“ şeklindeki düzenleme uyarınca, bu dosya yönünden de suç tarihinin 25/10/2009 olacağı gözetilerek yapılan incelemede: Galata Vergi Dairesi Müdürlüğü‘nün 964 017 8586 vergi kimlik numaralı mükellefi olan sanığın, “2009 takvim yılında sahte fatura kullanma“ suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın savunmasında, faturaların gerçek alışverişlere dayandığını beyan ederek suçlamaları kabul etmemesi karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; 1-Sahte olduğu iddia olunan faturaları düzenleyen ... Aydınlatma San. Tic. Ltd. Şti. hakkında tanzim edilen 21/11/2012 tarihli ve 2012-A-466/32 sayılı Vergi Tekniği Raporu’nun dosyaya getirtilmesi, bu şirket yetkilisi/yetkilileri hakkında “2009 takvim yılında sahte fatura düzenleme“ suçundan kamu davası açılıp açılmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyası getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosyaya intikal ettirilmesi, 2-Sanık hakkında aynı mükellefiyeti nezdinde “2009 takvim yılında sahte fatura kullanma“ suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın 19/10/2012 tarihli 2012/126014 Soruşturma ve 2012/56963 Esas sayılı iddianamesi ile açılan kamu davasına ilişkin olarak, İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 10/03/2015 tarihli 2012/1725 Esas ve 2015/75 Karar sayılı ilamı ile mahkûmiyetine karar verildiği, bu dosyanın da Dairemizin 01/03/2021 tarihli ve 2017/16084 Esas sayılı ilamı ile bozulduğunun anlaşılması karşısında; sanığın aynı takvim yılında başka mükelleflerden de temin ettiği sahte faturaları kullandığına ilişkin tespitin yeni bir suç oluşturmayıp zincirleme suç içinde değerlendirilmesi gerekeceği cihetle, söz konusu dosya duruşmaya getirtilip incelenerek, davaların birleştirilmesi ve her iki dosyadaki deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 3-Kabule göre de; a)5271 sayılı CMK'nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fail ve fiilden ibaret olup, sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26/06/2013 tarihli 2013/89802 Soruşturma ve 2013/37338 Esas sayılı iddianamesi ile Boğaziçi Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı‘nın 11/06/2013 tarihli ve RDK4-2013/111 sayılı komisyon mütalaası ile ekindeki 21/05/2013 tarihli ve 2013-A-1709/12 vergi suçu raporuna uygun olarak "2009 takvim yılında sahte fatura kullanma” suçundan kamu davası açıldığı, sahte fatura düzenleme ve kullanma eylemlerinin birbirinden bağımsız ayrı suçları oluşturduğu, “2009 takvim yılında sahta fatura düzenleme“ suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden; hükmün gerekçe kısmında sahte fatura düzenleme suçu anlatılarak, hüküm fıkrasında sanığın “sahte fatura düzenleyip kullandığı“ belirtilmek suretiyle hükmün karıştırılması, b)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01/03/2021 tarihinde (B-2) nolu bozma düşünesi yönünden üye ...'ın karşı oyu ile oy çokluğu ile, diğer yönlerden ise oy birliği ile karar verildi. KARŞI OY GEREKÇESİ Dairemizin 01.03.2021 tarih, 2017/10858 Es, 2021/1991 Kr. Sayılı ilamındaki bozma yönündeki (B-2 sayılı) çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebeple katılmıyorum. Sayın çoğunlukla ortaya çıkan aykırılığın konusu her biri bağımsızlığını koruyan ve zincirleme şekilde işlenen suçlar yönünden zaman aşımının ayrı ayrımı yoksa son işlenen suç tarihinden itibaren bir bütün olarak mı hesaplanacağına ilişkindir. Zincirleme suç hükümlerini düzenleyen TCK’nin 43/1. maddesine göre; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır. ”Zamanaşımının hesaplama yöntemini düzenleyen TCK’nin 66/6. maddesine göre; “... zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden... işlemeye başlar.” Yerel mahkemenin sanık ...’ın 2009 vergi döneminde sahte fatura kullanma suçundan 213 sayılı VUK’nin 359/b,TCK’nin 62/1 ve devamı maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı olayda kullanılan iki adet sahte faturanın 2009 Ocak döneminde KDV indiriminde kullanılmış olması sebebiyle TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü zamanaşımının inceleme tarihi itibari ile gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Sanığa atılı sahte fatura kullanma suçuna öngörülen olağan zamanaşımı süresi TCK’nin 66/1-e maddesine göre 8 yıl, olağanüstü zamanaşımı süresi ise TCK’nin 67/4. maddesine göre 12 yıldır. Çoğunluk görüşüne göre zincirleme suç kapsamında kaldığı belirtilen dairemizin 2017/16084 Es., 2021/1975 Karar sayılı ilamı ile incelenen aynı sanığın aynı mükellefiyeti kapsamında işlediği iddia edilen sahte fatura kullanma suçuna ilişkin İstanbul Asliye 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.03.2015 tarih 2012/1725 Es, 2015/75 Karar sayılı dosyasındaki suç tarihi ise kullanıldığı KDV indirimi sebebi ile 25/10/2009 tarihidir. Buna göre aynı takvim yılında Şubat ve Ekim KDV beyannamelerinde kullanılan faturalar TCK’nin 43/1 maddesi kapsamında zincirleme sahte fatura kullanma suçlarını oluşturmaktaysa da zincirleme suçlar aynı suç işleme kararı ile işlenmiş olmasına rağmen her biri bağımsızlığını korumaktadır. TCK’nin 43/1 maddesinde zincirleme suç içinde bağımsızlığı koruyan suçlara tek bir ceza verilmesi, ancak bu cezanın artırılarak uygulanması benimsenmiştir. Dolayısıyla zincirleme suç kurumu sanık lehine bir düzenlemedir. Zincirleme olarak işlenen her bir suç bağımsızlığını koruduğu içinde birbirinden bağımsız olarak zamanaşımına uğraması gerekir. Diğer bir değişle zincirleme olarak işlenen suçlardan bazılarının zamanaşımına uğraması halinde bu suçların zincirden çıkarılması ve yalnızca zamanaşımına uğramayan suçların cezalandırılması gerekir. ( TANER, Fahri Gökçen, Ceza Hukukunda Zamanaşımı, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, s.165; KUNTER, Ceza Hukukunda Zamanaşımı, s.69) Dolayısıyla kural olarak dava zamanaşımı süresi zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden itibaren başlarsa da zincirlemeye dahil bulunan suçlar arasındaki zaman aralıkları net ve ayrı ayrı belirlenebilecek durumda ise zincirin her bir halkasını teşkil eden suçlardan bir kısmının dava zamanaşımına uğraması mümkündür. TCK’nın 43/1. maddesinde fiillerin çokluğu ve cezanın tekliği ilkesi benimsendiğine göre zincirleme suçun halkalarına oluşturan suçlardan bir veya birkaçının zamanaşımına uğraması halinde bu suçlar zincirlemede dikkate alınmamalı, zincirin diğer halkalarını oluşturan suçlar bakımından zamanaşımının hesaplanması son suç tarihinden itibaren başlatılmalıdır. Dairemizin yeni gelişen kabulüne göre sahte fatura kullanma suçlarında suç tarihi beyannamenin verildiği tarihtir. Bu açıklamalar ışığında inceleme günü olan 01.03.2021 tarihi itibariyle sanığın işlemiş olduğu sahte olarak düzenlenmiş olan 2 adet faturayı 2009 Ocak KDV beyannamesinde kullanmaktan ibaret eylemi açısından TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerine göre olağanüstü zamanaşımı gerçekleşmiştir. Dolayısıyla sanığın, inceleme dışı aynı mükellefiyetiyle ilgili ancak 2009 Ekim ayı KDV beyannamesine konu sahte fatura kullanma eylemi ile zincirleme suç oluşturduğundan bahisle bozulması yönündeki sayın çoğunluğun (B-2 sayılı) görüşüne katılmıyorum.01.03.2021
T.C.
Yargıtay
11. Ceza Dairesi
2017/2831 E. , 2021/1688 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Sahte fatura düzenleme HÜKÜM : Mahkumiyet
Katılan vekilinin temyiz talebinden vazgeçtiği anlaşılmakla sanığın temyiz talebiyle sınırlı olarak yapılan incelemede:
Sanık hakkında "2009-2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme" suçlarından açılan kamu davalarında; sanığın aşamalardaki savunmasında ...'nu tanımadığını, bu kişiye sentetik tiner satmadığını, şirket adına fatura kesmeye kendisi ve kardeşi ...'ın yetkili olduğunu ayrıca ...'un şirketin müdürü olduğunu ve ...'nu kendilerine bu şahsın bulduğunu belirterek suçlamaları reddetmesi ve ...'un vefat ettiğinin anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;
1- Suça konu fatura asıllarının, kullanan ...'na ait Marka kimya şirketinden veya vergi dairesinden de sorulmak suretiyle temin edilerek dosyaya getirtilip sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını söylemesi halinde; sanığın savunmasında ismi bildirilen ... isimli şahsın açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak çağrılması, duruşmada çekinme hakkı hatırlatıldıktan sonra faturalar gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması,
2- ...'ın da faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını söylemesi halinde sanık, ... ve ...'un resmi kurumlardan suç tarihinden önceki yazı ve imza örnekleri getirtilip, sanık ve ...'ın huzurda alınacak yazı ve imza örnekleri ile birlikte faturadaki yazı ve imzaların kime ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
3- Faturadaki yazı ve imzaların sanığa ya da belirtilen şahıslara ait olmadığının anlaşılması halinde ise;
a) Faturayı kullandığı belirlenen mükellef hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorulması, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi,
b) Sanık hakkında 5607 yasaya muhalefet nedeniyle Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2013/269 (E) ve 2014/68 (K) sayılı dosyasında yargılandığı iş bu dosyanın henüz kesinleşmediği, yine Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2013/235 Esas sayılı dosyasında söz konusu malzemeyi aldığı iddia olunan ...'nun 5607 sayılı Kanuna muhalefet, 5015 sayılı Kanuna muhalefet, 213 sayılı Kanuna muhalefet ve Resmi Belgede Sahtecilik suçlarından yargılamasının devam ettiği anlaşılmakla; söz konusu dava dosyalarının getirtilip incelenerek ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması,
c) Faturayı kullanan şirket yetkilisinin tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılarak CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldığı, sanığı tanıyıp tanımadığı ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanığın bir iştiraki bulunup bulunmadığının sorulması,
4- Şirket muhasebecisi ...'in adres bilgilerinin tespiti ile CMK 46/1-c maddesi uyarınca çekinme hakkı hatırlatılıp tanık sıfatıyla dinlenerek, sanığı tanıyıp tanımadığının, muhasebe işlemlerinin yürütülmesinde kiminle muhatap olduğunun, kimin talebi üzerine şirketin muhasebesini tutmaya başladığının, şirket işlerini fiilen kimin yürüttüğünün sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükümleri kurulması,
5- Kabule göre de;
a) 5271 sayılı CMK'nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı; Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 24/03/2013 tarihli iddianamesi ile 213 sayılı VUK'nin 367. maddesine göre dava şartı olan mütalaa ve vergi suçu raporuna uygun olarak sanık hakkında, yalnızca 2009-2010 takvim yıllarına ilişkin olarak "Sahte Fatura Düzenleme" suçundan kamu davası açıldığı, “Sahte Fatura Kullanma” suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gibi birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olan "Sahte Fatura Düzenleme" ve “Sahte Fatura Kullanma” suçlarının birbirine dönüşemeyeceği gözetilmeden, 2009 ve 2010 takvim yıllarına ilişkin olarak iddianame dışına çıkılıp ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılarak 2009 takvim yılında sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarından tek bir mahkumiyet hükmü, 2010 takvim yılında ise sahte fatura kullanma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırı,
b) 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi'nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz talepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 22/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
2017/10858 E. , 2021/1991 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Sahte fatura kullanma, defter ve belge gizlemek HÜKÜM : Mahkumiyet
I-Sanık hakkında “2008 takvim yılında Vergi Usul Kanunu‘na Muhalefet“ suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde:
5271 sayılı CMK'nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fail ve fiilden ibaret olup, sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26/06/2013 tarihli 2013/89802 Soruşturma ve 2013/37338 Esas sayılı iddianamesi ile Boğaziçi Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı‘nın 11/06/2013 tarihli ve RDK4-2013/111 sayılı komisyon mütalaası ile ekindeki 21/05/2013 tarihli ve 2013-A-1709/12 sayılı vergi suçu raporuna uygun olarak "2008 takvim yılında sahte fatura kullanma” suçundan kamu davası açıldığı, sahte fatura düzenleme ve kullanma eylemlerinin birbirinden bağımsız ayrı suçları oluşturduğu, “2008 takvim yılında sahte fatura düzenleme“ suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden, hükmün gerekçe kısmında sahte fatura düzenleme suçu anlatılarak, hüküm fıkrasında sanığın “sahte fatura düzenleyip kullandığı“ belirtilmek suretiyle hüküm karıştırılmış ise de;
Sanığa yüklenen "2008 takvim yılında sahte fatura kullanma" suçunun Kanun‘daki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK'nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, suça konu en son 29/12/2008 tarihli faturanın KDV indiriminde kullanılması nedeniyle “25/01/2009“ olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun‘un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun‘un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddesi gereğince DÜŞMESİNE,
II-Sanık hakkında “Defter ve Belge Gizleme“ ile “2009 takvim yılında Vergi Usul Kanunu‘na Muhalefet“ suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde:
A-Defter ve belge gizleme suçu yönünden:
Galata Vergi Dairesi Müdürlüğü‘nün 964 017 8586 vergi kimlik numaralı mükellefi olan sanığın, vergi incelemesi sırasında ... Aydınlatma San. Tic. Ltd. Şti. tarafından düzenlenen 2 adet 16/01/2009 ve 21/01/2009 tarihli faturayı ibraz etmediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; her ne kadar sanık savunmasında suça konu faturaları ibraz edemediğini beyan etmiş ve dosya içerisinde faturaların ibrazı talebini içerir herhangi bir isteme yazısı yada tebliğ alındısı aslı yada suretinin bulunmadığı anlaşılmış ise de; Dairemizin 2017/16084 Esas sayılı dosyası kapsamında, sanık hakkında 26/06/2012 tarihli vergi inceleme tutanağı uyarınca tanzim edilen 02/07/2012 tarihli ve 2012-A-2596/6 sayılı Vergi Suçu Raporu’nun ekinde yer alan faturalar arasında suça konu 2 adet fatura aslının da bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın suça konu faturaları önceki bir tarihte vergi incelemesi amacıyla ibraz ettiği ve bu faturaların muhafaza altına alınarak suç duyurusu ekinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ibraz edildiği belirlenmekle, sanığın üzerine atılı defter ve belge gizleme suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
B-2009 takvim yılında Vergi Usul Kanunu‘na muhalefet suçu yönünden:
Dosya kapsamına göre suça konu 16/01/2009 ve 21/01/2009 tarihli 2 adet sahte faturanın KDV indiriminde kullanıldığının belirtilmesi nedeniyle suç tarihinin 25/02/2009 olduğu anlaşılmış ise de; sanığın, Dairemizin 2017/16084 Esas sayılı dosyasına konu eylemleri ile iş bu dosyaya konu eylemlerinin zincirleme suç içinde değerlendirilmesi gerektiği ve diğer dosyada suç tarihinin 25/10/2009 olarak belirlendiği dikkate alındığında, TCK’nin 66/6. maddesinde yer alan “Zamanaşımı…….zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden…. itibaren işlemeye başlar.“ şeklindeki düzenleme uyarınca, bu dosya yönünden de suç tarihinin 25/10/2009 olacağı gözetilerek yapılan incelemede:
Galata Vergi Dairesi Müdürlüğü‘nün 964 017 8586 vergi kimlik numaralı mükellefi olan sanığın, “2009 takvim yılında sahte fatura kullanma“ suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın savunmasında, faturaların gerçek alışverişlere dayandığını beyan ederek suçlamaları kabul etmemesi karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından;
1-Sahte olduğu iddia olunan faturaları düzenleyen ... Aydınlatma San. Tic. Ltd. Şti. hakkında tanzim edilen 21/11/2012 tarihli ve 2012-A-466/32 sayılı Vergi Tekniği Raporu’nun dosyaya getirtilmesi, bu şirket yetkilisi/yetkilileri hakkında “2009 takvim yılında sahte fatura düzenleme“ suçundan kamu davası açılıp açılmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyası getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosyaya intikal ettirilmesi,
2-Sanık hakkında aynı mükellefiyeti nezdinde “2009 takvim yılında sahte fatura kullanma“ suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın 19/10/2012 tarihli 2012/126014 Soruşturma ve 2012/56963 Esas sayılı iddianamesi ile açılan kamu davasına ilişkin olarak, İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 10/03/2015 tarihli 2012/1725 Esas ve 2015/75 Karar sayılı ilamı ile mahkûmiyetine karar verildiği, bu dosyanın da Dairemizin 01/03/2021 tarihli ve 2017/16084 Esas sayılı ilamı ile bozulduğunun anlaşılması karşısında; sanığın aynı takvim yılında başka mükelleflerden de temin ettiği sahte faturaları kullandığına ilişkin tespitin yeni bir suç oluşturmayıp zincirleme suç içinde değerlendirilmesi gerekeceği cihetle, söz konusu dosya duruşmaya getirtilip incelenerek, davaların birleştirilmesi ve her iki dosyadaki deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Kabule göre de;
a)5271 sayılı CMK'nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fail ve fiilden ibaret olup, sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26/06/2013 tarihli 2013/89802 Soruşturma ve 2013/37338 Esas sayılı iddianamesi ile Boğaziçi Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı‘nın 11/06/2013 tarihli ve RDK4-2013/111 sayılı komisyon mütalaası ile ekindeki 21/05/2013 tarihli ve 2013-A-1709/12 vergi suçu raporuna uygun olarak "2009 takvim yılında sahte fatura kullanma” suçundan kamu davası açıldığı, sahte fatura düzenleme ve kullanma eylemlerinin birbirinden bağımsız ayrı suçları oluşturduğu, “2009 takvim yılında sahta fatura düzenleme“ suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden; hükmün gerekçe kısmında sahte fatura düzenleme suçu anlatılarak, hüküm fıkrasında sanığın “sahte fatura düzenleyip kullandığı“ belirtilmek suretiyle hükmün karıştırılması,
b)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01/03/2021 tarihinde (B-2) nolu bozma düşünesi yönünden üye ...'ın karşı oyu ile oy çokluğu ile, diğer yönlerden ise oy birliği ile karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
Dairemizin 01.03.2021 tarih, 2017/10858 Es, 2021/1991 Kr. Sayılı ilamındaki bozma yönündeki (B-2 sayılı) çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebeple katılmıyorum.
Sayın çoğunlukla ortaya çıkan aykırılığın konusu her biri bağımsızlığını koruyan ve zincirleme şekilde işlenen suçlar yönünden zaman aşımının ayrı ayrımı yoksa son işlenen suç tarihinden itibaren bir bütün olarak mı hesaplanacağına ilişkindir.
Zincirleme suç hükümlerini düzenleyen TCK’nin 43/1. maddesine göre; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır. ”Zamanaşımının hesaplama yöntemini düzenleyen TCK’nin 66/6. maddesine göre; “... zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden... işlemeye başlar.”
Yerel mahkemenin sanık ...’ın 2009 vergi döneminde sahte fatura kullanma suçundan 213 sayılı VUK’nin 359/b,TCK’nin 62/1 ve devamı maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı olayda kullanılan iki adet sahte faturanın 2009 Ocak döneminde KDV indiriminde kullanılmış olması sebebiyle TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü zamanaşımının inceleme tarihi itibari ile gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Sanığa atılı sahte fatura kullanma suçuna öngörülen olağan zamanaşımı süresi TCK’nin 66/1-e maddesine göre 8 yıl, olağanüstü zamanaşımı süresi ise TCK’nin 67/4. maddesine göre 12 yıldır.
Çoğunluk görüşüne göre zincirleme suç kapsamında kaldığı belirtilen dairemizin 2017/16084 Es., 2021/1975 Karar sayılı ilamı ile incelenen aynı sanığın aynı mükellefiyeti kapsamında işlediği iddia edilen sahte fatura kullanma suçuna ilişkin İstanbul Asliye 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.03.2015 tarih 2012/1725 Es, 2015/75 Karar sayılı dosyasındaki suç tarihi ise kullanıldığı KDV indirimi sebebi ile 25/10/2009 tarihidir.
Buna göre aynı takvim yılında Şubat ve Ekim KDV beyannamelerinde kullanılan faturalar TCK’nin 43/1 maddesi kapsamında zincirleme sahte fatura kullanma suçlarını oluşturmaktaysa da zincirleme suçlar aynı suç işleme kararı ile işlenmiş olmasına rağmen her biri bağımsızlığını korumaktadır. TCK’nin 43/1 maddesinde zincirleme suç içinde bağımsızlığı koruyan suçlara tek bir ceza verilmesi, ancak bu cezanın artırılarak uygulanması benimsenmiştir.
Dolayısıyla zincirleme suç kurumu sanık lehine bir düzenlemedir. Zincirleme olarak işlenen her bir suç bağımsızlığını koruduğu içinde birbirinden bağımsız olarak zamanaşımına uğraması gerekir. Diğer bir değişle zincirleme olarak işlenen suçlardan bazılarının zamanaşımına uğraması halinde bu suçların zincirden çıkarılması ve yalnızca zamanaşımına uğramayan suçların cezalandırılması gerekir. ( TANER, Fahri Gökçen, Ceza Hukukunda Zamanaşımı, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, s.165; KUNTER, Ceza Hukukunda Zamanaşımı, s.69)
Dolayısıyla kural olarak dava zamanaşımı süresi zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden itibaren başlarsa da zincirlemeye dahil bulunan suçlar arasındaki zaman aralıkları net ve ayrı ayrı belirlenebilecek durumda ise zincirin her bir halkasını teşkil eden suçlardan bir kısmının dava zamanaşımına uğraması mümkündür. TCK’nın 43/1. maddesinde fiillerin çokluğu ve cezanın tekliği ilkesi benimsendiğine göre zincirleme suçun halkalarına oluşturan suçlardan bir veya birkaçının zamanaşımına uğraması halinde bu suçlar zincirlemede dikkate alınmamalı, zincirin diğer halkalarını oluşturan suçlar bakımından zamanaşımının hesaplanması son suç tarihinden itibaren başlatılmalıdır.
Dairemizin yeni gelişen kabulüne göre sahte fatura kullanma suçlarında suç tarihi beyannamenin verildiği tarihtir.
Bu açıklamalar ışığında inceleme günü olan 01.03.2021 tarihi itibariyle sanığın işlemiş olduğu sahte olarak düzenlenmiş olan 2 adet faturayı 2009 Ocak KDV beyannamesinde kullanmaktan ibaret eylemi açısından TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerine göre olağanüstü zamanaşımı gerçekleşmiştir.
Dolayısıyla sanığın, inceleme dışı aynı mükellefiyetiyle ilgili ancak 2009 Ekim ayı KDV beyannamesine konu sahte fatura kullanma eylemi ile zincirleme suç oluşturduğundan bahisle bozulması yönündeki sayın çoğunluğun (B-2 sayılı) görüşüne katılmıyorum.01.03.2021