vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdfff39903000000d406000001000200İşçilik alacaklarına ilişkin davalarda alacaklar, açıkça net ücret talep edilmediği takdirde işçilik alacaklarının kesintileri infazda dikkate alınacağından brüt miktarlar üzerinden hüküm altına alınması gerekir. Bu durumda dava açılırken ve ıslah bedel artırım dilekçesinde alacağın açıkça net olarak istendiği belirtilmemiş ise davacının talebinin brüt olduğunun kabulü gerekmektedir. T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/7526 E., 2021/13099 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : İş Mahkemesi DAVA TÜRÜ : ALACAK Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Davacı İsteminin Özeti: Davacı; davalı Şirkete ait işyerinde 10.11.2010 - 24.04.2014 tarihleri arasında fasılasız çalıştığını, işten çıkarıldığını tazminatının ödendiğini, ancak haftada 98 saat olarak çalıştırılmasına rağmen fazla çalışma karşılığı ücretin ödenmediğini, bunun üzerine İş Kurumuna başvurduğunu iddia ederek fazla çalışma ücretinin tahsilini talep etmiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı, mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacının dile getirdiği fazla mesai çalışma ücretlerinin ödenmediği iddiasının tamamen asılsız olduğu, zira ihtirazı kayıtsız imzalanmış ve kesin delil niteliğinde olan ücret bordrolarından da açıkça görülebileceği üzere, davacıya, gerek çalışırken gerek işten ayrılması esnasında yapmış olduğu tüm fazla çalışma alacakları zamanında ve eksiksiz olarak ödendiği, buna ek olarak, davacı 98 saat gibi yoğun bir mesai ile çalıştığını ve 3,5 sene boyunca haftada sürekli olarak 53 saat fazla mesai yaptığı gibi son derece fahiş rakamları iddia ettiği, hâlbuki vardiya sistemiyle çalıştığından her hafta fazla mesai yapmasının söz konusu olamayacağı, bu durumun diğer bekçinin izinli olması veya hastalanması gibi durumlarda, o da istisnai hallerde mümkün olabileceği, böyle bir iddianın, hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi insanın fizyolojik olarak bu şekilde çalışmasının da mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece bozma ilamına uyularak bilirkişi tarafından düzenlenen 10.03.2020 tarihli raporun hükme esas almaya ve denetime elverişli olduğ, bu rapor içeriği ve dosyada mevcut müfettiş raporuna göre gündüz fazla çalışmanın olmadığı, ancak gece fazla çalışmanın olduğu ve bu çalışmanın haftada 42,5 saat olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir. Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Taraflar arasında dava konusu işçilik alacağı miktarının brüt mü yoksa net mi hüküm altına alınması gerektiği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Dairemiz yerleşik uygulamasına göre; işçilik alacaklarına ilişkin davalarda alacaklar, açıkça net talep edilmediği takdirde işçilik alacaklarının kesintileri infazda dikkate alınacağından brüt miktarlar üzerinden hüküm altına alınması gerekir. Bu durumda dava açılırken ve ıslah/bedel artırım dilekçesinde alacağın açıkça net olarak istendiği belirtilmemiş ise davacının talebinin brüt olduğunun kabulü gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta; dava dilekçesinde talep konusu fazla çalışma alacağının brüt ve ya net olduğu belirtilmemiş, bilahare brüt tutar üzerinden ıslah yapılmış ve ıslah dilekçesinde de dava dilekçesindeki miktarın brüt olduğu belirtilmiştir. Buna karşın Mahkemenin, Dairemiz uygulamasını gözetmeksizin net miktar üzerinden hüküm tesis etmesi hatalıdır. 3-Dairemiz uygulamasında, takdiri indirim ile ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde bir kurala yer verilmediğinden ve ayrıca işçinin davasını açtığı veya ıslah/bedel artırımı yoluyla dava miktarını belirlediği aşamada Mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı bilinemediğinden yapılan takdiri indirimlerden dolayı reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği ve yargılama gideri bakımından da davacı aleyhine sonuç doğurmayacağı kabul edilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalara göre; Mahkemenin, hem brüt tutar ile net tutarlar arasındaki fark miktarından, hem de takdiri indirimden dolayı ret miktarından kaynaklı davalı lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi isabetsizdir. 4-Dosyada davacının imzasını havi fazla çalışma ücreti tahakkuklarının yer aldığı ücret bordroları mevcuttur. Bu yöndeki tespit hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tabloda açıkça gösterilmiştir. Fazla çalışmanın hesaplandığı tablonun tedkîkinden ise imzalı tahakkukların bulunduğu ayların hesaplanmada dışlanmadığı izlenimi edinilmiştir. Yargılama safhasında davalının da bu yönde itirazının olduğu, ancak bu itirazı giderecek ek rapor alınmadığı gibi karar gerekçesinde de itirazın karşılanmadığı görülmüştür. Bu yönüyle karar yetersizdir. Konunun açıklığa kavuşturulması gereklidir. Ayrıca Mahkeme kararlarının uyuşmazlığın esasını ilgilendiren itirazları karşılar gerekçeye yer vermemesi de adil yargılanma hakkının ihlali niteliğindedir. 5-Mahkeme kararlarının kapsamı ve içermesi gerektiği unsurlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesinde hüküm altına alınmıştır. Bu meyanda, Mahkemenin iddia ve savunmaya yer vermeden, anlam bütünlüğünden ve karar yazım tekniğinden uzak bir şekilde karar istihsali de usul ve kanuna aykırıdır. Netice itibariyle, Dairemiz uygulaması dikkate alınmaksızın, yetersiz gerekçeyle usule aykırı karar istihsali tekrar bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 28.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. hukukihaber.net
T.C.
Yargıtay
9. Hukuk Dairesi
2021/7526 E., 2021/13099 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı; davalı Şirkete ait işyerinde 10.11.2010 - 24.04.2014 tarihleri arasında fasılasız çalıştığını, işten çıkarıldığını tazminatının ödendiğini, ancak haftada 98 saat olarak çalıştırılmasına rağmen fazla çalışma karşılığı ücretin ödenmediğini, bunun üzerine İş Kurumuna başvurduğunu iddia ederek fazla çalışma ücretinin tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacının dile getirdiği fazla mesai çalışma ücretlerinin ödenmediği iddiasının tamamen asılsız olduğu, zira ihtirazı kayıtsız imzalanmış ve kesin delil niteliğinde olan ücret bordrolarından da açıkça görülebileceği üzere, davacıya, gerek çalışırken gerek işten ayrılması esnasında yapmış olduğu tüm fazla çalışma alacakları zamanında ve eksiksiz olarak ödendiği, buna ek olarak, davacı 98 saat gibi yoğun bir mesai ile çalıştığını ve 3,5 sene boyunca haftada sürekli olarak 53 saat fazla mesai yaptığı gibi son derece fahiş rakamları iddia ettiği, hâlbuki vardiya sistemiyle çalıştığından her hafta fazla mesai yapmasının söz konusu olamayacağı, bu durumun diğer bekçinin izinli olması veya hastalanması gibi durumlarda, o da istisnai hallerde mümkün olabileceği, böyle bir iddianın, hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi insanın fizyolojik olarak bu şekilde çalışmasının da mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak bilirkişi tarafından düzenlenen 10.03.2020 tarihli raporun hükme esas almaya ve denetime elverişli olduğ, bu rapor içeriği ve dosyada mevcut müfettiş raporuna göre gündüz fazla çalışmanın olmadığı, ancak gece fazla çalışmanın olduğu ve bu çalışmanın haftada 42,5 saat olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında dava konusu işçilik alacağı miktarının brüt mü yoksa net mi hüküm altına alınması gerektiği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dairemiz yerleşik uygulamasına göre; işçilik alacaklarına ilişkin davalarda alacaklar, açıkça net talep edilmediği takdirde işçilik alacaklarının kesintileri infazda dikkate alınacağından brüt miktarlar üzerinden hüküm altına alınması gerekir. Bu durumda dava açılırken ve ıslah/bedel artırım dilekçesinde alacağın açıkça net olarak istendiği belirtilmemiş ise davacının talebinin brüt olduğunun kabulü gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta; dava dilekçesinde talep konusu fazla çalışma alacağının brüt ve ya net olduğu belirtilmemiş, bilahare brüt tutar üzerinden ıslah yapılmış ve ıslah dilekçesinde de dava dilekçesindeki miktarın brüt olduğu belirtilmiştir.
Buna karşın Mahkemenin, Dairemiz uygulamasını gözetmeksizin net miktar üzerinden hüküm tesis etmesi hatalıdır.
3-Dairemiz uygulamasında, takdiri indirim ile ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde bir kurala yer verilmediğinden ve ayrıca işçinin davasını açtığı veya ıslah/bedel artırımı yoluyla dava miktarını belirlediği aşamada Mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı bilinemediğinden yapılan takdiri indirimlerden dolayı reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği ve yargılama gideri bakımından da davacı aleyhine sonuç doğurmayacağı kabul edilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre; Mahkemenin, hem brüt tutar ile net tutarlar arasındaki fark miktarından, hem de takdiri indirimden dolayı ret miktarından kaynaklı davalı lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi isabetsizdir.
4-Dosyada davacının imzasını havi fazla çalışma ücreti tahakkuklarının yer aldığı ücret bordroları mevcuttur. Bu yöndeki tespit hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tabloda açıkça gösterilmiştir. Fazla çalışmanın hesaplandığı tablonun tedkîkinden ise imzalı tahakkukların bulunduğu ayların hesaplanmada dışlanmadığı izlenimi edinilmiştir. Yargılama safhasında davalının da bu yönde itirazının olduğu, ancak bu itirazı giderecek ek rapor alınmadığı gibi karar gerekçesinde de itirazın karşılanmadığı görülmüştür. Bu yönüyle karar yetersizdir. Konunun açıklığa kavuşturulması gereklidir.
Ayrıca Mahkeme kararlarının uyuşmazlığın esasını ilgilendiren itirazları karşılar gerekçeye yer vermemesi de adil yargılanma hakkının ihlali niteliğindedir.
5-Mahkeme kararlarının kapsamı ve içermesi gerektiği unsurlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesinde hüküm altına alınmıştır.
Bu meyanda, Mahkemenin iddia ve savunmaya yer vermeden, anlam bütünlüğünden ve karar yazım tekniğinden uzak bir şekilde karar istihsali de usul ve kanuna aykırıdır.
Netice itibariyle, Dairemiz uygulaması dikkate alınmaksızın, yetersiz gerekçeyle usule aykırı karar istihsali tekrar bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 28.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
hukukihaber.net