vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff799400000000bc01000001000300Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Karar verilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemelidir. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması ve somut olayda olduğu gibi bir zenginleşme aracı olarak kullanılması söz konusu değildir. YARGITAY 3.HUKUK DAİRESİ Tarih: 06.07.2017 Esas: 2017 / 9752 Karar: 2017 / 11174 Yoksulluk durumu saptanmadıkça yardım nafakasına karar verilemez; nafaka bir zenginleşme aracı olmayıp çok ağır ekonomik koşulların oluşturduğu sıkıntılı durumu giderecek ölçüde olmalıdır. Dava Özeti: Davacı, davalıların annesi olduğunu, yaşının ilerlediğini, hasta annesiyle yaşadığını, yetim maaşı dışında geliri olmadığını, yardımlarla hayatını sürdürdüğünü, davalıların ise maddi durumlarının iyi olduğunu iddia ederek yardım nafakası talebinde bulunmuştur. Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Yoksulluk durumu saptanmadıkça yardım nafakasına karar verilemez. Yardım nafakası, bir zenginleşme aracı değildir. Bu nedenle çok ağır ekonomik koşulların oluşturduğu sıkıntılı durumu giderecek ölçüde olmalıdır. Dosya kapsamından, davacının yoksulluk içinde olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan hususlar dikkate alınmadan, yardım nafakasının amacını aşar bir yorumla davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili; davacının davalıların annesi olduğunu, yaşının ilerlediğini, hasta annesiyle yaşadığını, yetim maaşı dışında geliri olmadığını, yardımlarla hayatını sürdürdüğünü, davalıların maddi durumlarının iyi olduğunu belirterek, her bir davalıdan aylık 350,00’şer TL olmak üzere toplam aylık 700,00 TL yardım nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının yardıma muhtaç olmadığını, taşınmazlarını satarak paraya çevirdiğini, geri dönüşüm işiyle uğraştığını, kira ödemediğini, müvekkilinin asgari ücret seviyesinde geliri olduğunu, kira ödediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı; davacının annelik yapmadığını, davacıya yüklü miktarda miras kaldığı, nafaka verecek maddi imkanları olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davalı …’dan aylık 200,00 TL ve davalı …’den aylık 250,00 TL yardım nafakasının karar kesinleştikten sonra alınarak davacıya verilmesine karar vermiş; hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Dosyada toplanmış delillerden; davacının 1954 doğumlu olduğu, aylık 295 TL yetim aylığı aldığı, adına kayıtlı araç olduğu, Sosyal Yardımlaşma Vakfından düzenli yardım aldığı, kira ödemediği, adına kayıtlı taşınmazların satıldığı, atık ve hurda toptan ticareti mükellefi olduğu, davalı …’ın 1.134 TL aylık geliri olduğu, kira ödediği, evli olduğu, davalı …’un ise belediye şoförü olarak alıştığı, kira ödediği evli ve 2 çocuğu olduğu anlaşılmıştır. TMK 364/1. maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Yoksulluğa düşme terimi açıkça çok sıkıntılı bir durumu ve ağır ekonomik koşulları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemelidir. Yoksa, yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması ve somut olayda olduğu gibi bir zenginleşme aracı olarak kullanılması söz konusu değildir. Zira mevcut ekonomik ve sosyal durumda davacının yoksulluk içinde olduğu kabul edilemez. Bütün bu yönler göz önünde tutulmadan yardım nafakasının amacını aşar bir yorumla davacı lehine yardım nafakasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalılar lehine BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.07.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Karar verilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemelidir. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması ve somut olayda olduğu gibi bir zenginleşme aracı olarak kullanılması söz konusu değildir.
Tarih: 06.07.2017 Esas: 2017 / 9752 Karar: 2017 / 11174
Yoksulluk durumu saptanmadıkça yardım nafakasına karar verilemez; nafaka bir zenginleşme aracı olmayıp çok ağır ekonomik koşulların oluşturduğu sıkıntılı durumu giderecek ölçüde olmalıdır.
Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davacının davalıların annesi olduğunu, yaşının ilerlediğini, hasta annesiyle yaşadığını, yetim maaşı dışında geliri olmadığını, yardımlarla hayatını sürdürdüğünü, davalıların maddi durumlarının iyi olduğunu belirterek, her bir davalıdan aylık 350,00’şer TL olmak üzere toplam aylık 700,00 TL yardım nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının yardıma muhtaç olmadığını, taşınmazlarını satarak paraya çevirdiğini, geri dönüşüm işiyle uğraştığını, kira ödemediğini, müvekkilinin asgari ücret seviyesinde geliri olduğunu, kira ödediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacının annelik yapmadığını, davacıya yüklü miktarda miras kaldığı, nafaka verecek maddi imkanları olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davalı …’dan aylık 200,00 TL ve davalı …’den aylık 250,00 TL yardım nafakasının karar kesinleştikten sonra alınarak davacıya verilmesine karar vermiş; hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada toplanmış delillerden; davacının 1954 doğumlu olduğu, aylık 295 TL yetim aylığı aldığı, adına kayıtlı araç olduğu, Sosyal Yardımlaşma Vakfından düzenli yardım aldığı, kira ödemediği, adına kayıtlı taşınmazların satıldığı, atık ve hurda toptan ticareti mükellefi olduğu, davalı …’ın 1.134 TL aylık geliri olduğu, kira ödediği, evli olduğu, davalı …’un ise belediye şoförü olarak alıştığı, kira ödediği evli ve 2 çocuğu olduğu anlaşılmıştır.
TMK 364/1. maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Yoksulluğa düşme terimi açıkça çok sıkıntılı bir durumu ve ağır ekonomik koşulları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemelidir. Yoksa, yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması ve somut olayda olduğu gibi bir zenginleşme aracı olarak kullanılması söz konusu değildir. Zira mevcut ekonomik ve sosyal durumda davacının yoksulluk içinde olduğu kabul edilemez.
Bütün bu yönler göz önünde tutulmadan yardım nafakasının amacını aşar bir yorumla davacı lehine yardım nafakasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalılar lehine BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.07.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.