vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff616701000000af02000001000100T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2020/7496 K. 2021/2179 T. 3.3.2021 HİZMET SÖZLEŞMESİNİN GEREKTİĞİ GİBİ İFA EDİLMEMESİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK İSTEMİ ( Bir Kişinin Sorumluluğu Birden Çok Sebebe Dayandırılabiliyorsa Hâkimin Zarar Gören Aksini İstemiş Olmadıkça veya Kanunda Aksi Öngörülmedikçe Zarar Görene En İyi Giderim İmkânı Sağlayan Sorumluluk Sebebine Göre Karar Vereceği - Davacı Tarafın Haksız Fiil Nedeni ile Ödeme Tarihinden İtibaren Faiz Talebinde Bulunabileceği ) MUACCEL BİR BORCUN BORÇLUSUNUN ALACAKLININ İHTARIYLA TEMERRÜDE DÜŞECEĞİ ( Borcun İfa Edileceği Gün Birlikte Belirlenmiş veya Sözleşmede Saklı Tutulan Bir Hakka Dayanarak Taraflardan Biri Usulüne Uygun Bir Bildirimde Bulunmak Suretiyle Belirlemişse Bugünün Geçmesiyle Haksız Fiilde Fiilin İşlendiği Sebepsiz Zenginleşmede ise Zenginleşmenin Gerçekleştiği Tarihte Borçlunun Temerrüde Düşmüş Olacağı - Ancak Sebepsiz Zenginleşenin İyiniyetli Olduğu Hâllerde Temerrüt İçin Bildirimin Şart Olduğu ) FAİZ TALEBİ ( Davacı Tarafın Haksız Fiil Nedeni ile Ödeme Tarihinden İtibaren Faiz Talebinde Bulunabileceği - Bu Nedenle Ödeme Tarihinden İtibaren Yasal Faize Hükmedilmesi Gerekirken Dava Tarihinden İtibaren Faize Hükmedilmesi Usul ve Yasaya Aykırı Olup Bozma Nedeni Olduğu/Ancak Bu Husus Yeniden Yargılama Yapılmasını Gerektirmediğinden Kararının Düzelterek Onanması Gerektiği ) 6098/m. 60, 117 ÖZET : Dava, hizmet sözleşmesinin gerektiği gibi ifa edilmemesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir. Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bugünün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır. Davacı taraf, haksız fiil nedeni ile ödeme tarihinden itibaren faiz talebinde bulunabilir. Bu nedenle ödeme tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararının düzelterek onanması gerekir. DAVA : Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: KARAR : Davacı, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğüne bağlı ... Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü ile Özel... Mesleki Eğitim Kursu unvanlı davalı şirket ile 10/06/2011 tarihli istihdam garantili 4 adet eğitim hizmetleri sözleşmesi imzalandığını, bahsi geçen bu eğitim hizmetlerinin sözleşmede %36 istihdam garantili yukarıda sayılı kursta davalı istihdam yükümlülüğü eksik yerine getirdiğini kimi kurslarda ise istihdam yükümlülüğünü hiç yerine getirmediğini, banka hesap dekontları incelendiğinde toplam dava konusu 85,249,89 TL'nin kurum tarafından davalının hesabına yatırıldığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, sözleşmelere aykırılık nedeniyle doğan, 85.249,89 TL alacağın davalıya ödenme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, dava konusu kurum alacağının faiz başlangıcı hususunda mahkeme aksi kanaatte ise, asıl alacağa işleyecek faiz başlangıç tarihi olarak dava tarihinin belirlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüyle 85.249,89 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş olup karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı ile imzalanan sözleşmelerde belirtilen istihdam yükümlülüğünün kimi sözleşmelerde hiç yerine getirilmediğini, kimi sözleşmelerde ise kısmen yerine getirildiğini belirterek sözleşmeler nedeni ile ödenen bedelin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı ise sözleşmeden doğan yükümlülüğü yerine getirdiğini belirterek davanın raddene dilemiştir. İlk derece mahkemesince, davalının yükümlülüğünü yerine getirmediği buna rağmen buna rağmen hile ile davacıdan bedelini aldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiştir. Davacı taraf istinaf dilekçesinde ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bölge adliye mahkemesince de ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olduğu ve davacının davalıyı temerrüde düşürmediği belirtilerek tarafların istinaf taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; davacının, 28/03/2014 tarihli yazı ile bedelin 15 gün içinde ödenmesini talep ettiği, bu yazının da davalıya 03/04/2014 tarihinde tebliğ edildiği yani davalının temerrüde düştüğü anlaşılmaktadır. Ancak, davalı tarafın, kursiyerlerin SGK bildirimlerini sahte olarak düzenlemesi nedeni ile sözleşmeye dayalı olarak haksız fiilde bulunduğu değerlendirilmelidir. Bu konuda TBK 60. Madde ile " Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir." hükmü ile TBK 117. Madde " Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır." hükmü değerlendirildiğinde, davacı taraf, haksız fiil nedeni ile ödeme tarihinden itibaren faiz talebinde bulunabilir. Bu nedenle ödeme tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararının düzelterek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nin 09/05/2018 tarih ve 2017/3889 Esas, 2018/1129 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 30/03/2017 tarih ve 2014/752 Esas, 2017/376 Karar sayılı kararının hüküm bölümünün 1. bendindeki "dava' kelimesinin hükümden çıkartılarak yerine "ödeme" kelimesinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle 6100 Sayılı HMK'nun 370/2. maddesi uyarınca ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 03.03.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi. kazanci.com.tr
T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2020/7496 K. 2021/2179 T. 3.3.2021
HİZMET SÖZLEŞMESİNİN GEREKTİĞİ GİBİ İFA EDİLMEMESİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK İSTEMİ ( Bir Kişinin Sorumluluğu Birden Çok Sebebe Dayandırılabiliyorsa Hâkimin Zarar Gören Aksini İstemiş Olmadıkça veya Kanunda Aksi Öngörülmedikçe Zarar Görene En İyi Giderim İmkânı Sağlayan Sorumluluk Sebebine Göre Karar Vereceği - Davacı Tarafın Haksız Fiil Nedeni ile Ödeme Tarihinden İtibaren Faiz Talebinde Bulunabileceği )
MUACCEL BİR BORCUN BORÇLUSUNUN ALACAKLININ İHTARIYLA TEMERRÜDE DÜŞECEĞİ ( Borcun İfa Edileceği Gün Birlikte Belirlenmiş veya Sözleşmede Saklı Tutulan Bir Hakka Dayanarak Taraflardan Biri Usulüne Uygun Bir Bildirimde Bulunmak Suretiyle Belirlemişse Bugünün Geçmesiyle Haksız Fiilde Fiilin İşlendiği Sebepsiz Zenginleşmede ise Zenginleşmenin Gerçekleştiği Tarihte Borçlunun Temerrüde Düşmüş Olacağı - Ancak Sebepsiz Zenginleşenin İyiniyetli Olduğu Hâllerde Temerrüt İçin Bildirimin Şart Olduğu )
FAİZ TALEBİ ( Davacı Tarafın Haksız Fiil Nedeni ile Ödeme Tarihinden İtibaren Faiz Talebinde Bulunabileceği - Bu Nedenle Ödeme Tarihinden İtibaren Yasal Faize Hükmedilmesi Gerekirken Dava Tarihinden İtibaren Faize Hükmedilmesi Usul ve Yasaya Aykırı Olup Bozma Nedeni Olduğu/Ancak Bu Husus Yeniden Yargılama Yapılmasını Gerektirmediğinden Kararının Düzelterek Onanması Gerektiği )
6098/m. 60, 117
ÖZET : Dava, hizmet sözleşmesinin gerektiği gibi ifa edilmemesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bugünün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.
Davacı taraf, haksız fiil nedeni ile ödeme tarihinden itibaren faiz talebinde bulunabilir. Bu nedenle ödeme tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararının düzelterek onanması gerekir.
DAVA : Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğüne bağlı ... Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü ile Özel... Mesleki Eğitim Kursu unvanlı davalı şirket ile 10/06/2011 tarihli istihdam garantili 4 adet eğitim hizmetleri sözleşmesi imzalandığını, bahsi geçen bu eğitim hizmetlerinin sözleşmede %36 istihdam garantili yukarıda sayılı kursta davalı istihdam yükümlülüğü eksik yerine getirdiğini kimi kurslarda ise istihdam yükümlülüğünü hiç yerine getirmediğini, banka hesap dekontları incelendiğinde toplam dava konusu 85,249,89 TL'nin kurum tarafından davalının hesabına yatırıldığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, sözleşmelere aykırılık nedeniyle doğan, 85.249,89 TL alacağın davalıya ödenme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, dava konusu kurum alacağının faiz başlangıcı hususunda mahkeme aksi kanaatte ise, asıl alacağa işleyecek faiz başlangıç tarihi olarak dava tarihinin belirlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüyle 85.249,89 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş olup karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı ile imzalanan sözleşmelerde belirtilen istihdam yükümlülüğünün kimi sözleşmelerde hiç yerine getirilmediğini, kimi sözleşmelerde ise kısmen yerine getirildiğini belirterek sözleşmeler nedeni ile ödenen bedelin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı ise sözleşmeden doğan yükümlülüğü yerine getirdiğini belirterek davanın raddene dilemiştir. İlk derece mahkemesince, davalının yükümlülüğünü yerine getirmediği buna rağmen buna rağmen hile ile davacıdan bedelini aldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiştir. Davacı taraf istinaf dilekçesinde ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bölge adliye mahkemesince de ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olduğu ve davacının davalıyı temerrüde düşürmediği belirtilerek tarafların istinaf taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; davacının, 28/03/2014 tarihli yazı ile bedelin 15 gün içinde ödenmesini talep ettiği, bu yazının da davalıya 03/04/2014 tarihinde tebliğ edildiği yani davalının temerrüde düştüğü anlaşılmaktadır. Ancak, davalı tarafın, kursiyerlerin SGK bildirimlerini sahte olarak düzenlemesi nedeni ile sözleşmeye dayalı olarak haksız fiilde bulunduğu değerlendirilmelidir. Bu konuda TBK 60. Madde ile " Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir." hükmü ile TBK 117. Madde " Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır." hükmü değerlendirildiğinde, davacı taraf, haksız fiil nedeni ile ödeme tarihinden itibaren faiz talebinde bulunabilir. Bu nedenle ödeme tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararının düzelterek onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nin 09/05/2018 tarih ve 2017/3889 Esas, 2018/1129 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 30/03/2017 tarih ve 2014/752 Esas, 2017/376 Karar sayılı kararının hüküm bölümünün 1. bendindeki "dava' kelimesinin hükümden çıkartılarak yerine "ödeme" kelimesinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle 6100 Sayılı HMK'nun 370/2. maddesi uyarınca ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 03.03.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
kazanci.com.tr