Dövizle Ödenen Nafaka, sözleşme tarihindeki kurun altında olamaz.

vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff03f4010000006a03000001000100

T.C.

Yargıtay

2. Hukuk Dairesi

2021/8399 E.  ,  2021/7944 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından duruşmalı temyiz edilmiş ise de; HMK'da nafaka davalarının duruşmalı inceleneceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, ayrıca acele işlerden olduğundan duruşma talebinin reddine karar verilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı, 05/04/2015 tarihli rızayı sözleşme ile iştirak nafakasını yardım nafakasına dönüştüren ve 10 yıl süre ile aylık 19.000 USD yardım nafakası ile yardım nafakası dışında eğitim hayatı boyunca 80.000 USD okul masrafının 1 Ağustos tarihinde ödeneceğinin kararlaştırılan sözleşmenin ekonomik durumuna nazaran ağır şartlar içerdiği, bu uzlaşma tutanağındaki şartları yerine getirmek için borç almak zorunda kaldığı, kirada oturduğu ve emekli maaşı ile geçinmeye çalıştığını, 2018 yılından bu yana nafakayı ödeyemediğini belirterek, taraflar arasında imzalanan uzlaşma tutanağı hükümlerinin ortadan kaldırılmasına, olmadığı takdirde uyarlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda "Taraflarca imzalanan bu sözleşmenin yardım nafakasından da öte baba ve oğul arasında yapılan özel bir sözleşme olduğu, her ne kadar davacı taraf, taraflarca imzalanan uzlaşma tutanağı uyarınca bağlanan yardım nafakasının ağır şartlar içerdiğini, belirlenen nafaka miktarını müvekkilinin ödeyemez hale geldiğini, uzlaşma tutanağı uyarınca bağlanan nafakanın kaldırılmasını talep etmiş ise de, taraflarca imzalan uzlaşma tutanağının tarafların avukatları eşliğinde kendi hür iradeleri ile imzaladıkları, kaldı ki dosyada toplanan tüm deliller dikkate alındığında tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında, protokolden sonra önemli bir değişiklik olmadığı gibi edimler arasındaki dengenin, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulduğundan da söz edilemeyeceği” gerekçesi ile reddedilmiştir. Bu karara karşı davacı tümü yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.

Bölge adliye mahkemesi "Uyarlanmasını istediği nafaka ve nafaka dışında okul masrafı olarak ödenecek tutar, her ne kadar mahkeme kararı olmaksızın taraflarca düzenlenen uzlaşma tutanağı uyarınca serbest iradeleri belirlenmiş ise de, ödenecek bedel döviz cinsinden tayin edilmiştir. Bu bedellerin ilk tayini üzerinden aradan geçen sürede ülkenin ekonomik koşullarına göre Döviz ve Türk Lirası endeksinde fahiş, ön görülemeyen ve umulmadık artış yaşandığı gibi, yaşanan bu gelişmeler nedeniyle uzlaşma tutanağı ile edimler arasındaki dengenin davacı aleyhine olumsuz yönde bozulduğunun kabulü gerekmektedir. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun ihtiyaçları, paranın satın alma gücü, uzlaşma tarihinden itibaren aradan geçen sürede değişen kur farkı ve hakkaniyet ilkesi gereğince davacının uzlaşma tutanağı ile belirlenen ödeme yükümlüğünün uyarlanması talebinin kabulü ile davalıya ödenecek nafaka ve okul ücretinin Türk Lirasına dönüştürülmesi suretiyle aylık yardım nafakasına hükmedilerek bu isteğin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile uyuşmazlık konusu uzlaşma tutanağının uyarlanmasına, davalı yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere Türk Lirası cinsinden aylık 20.000 TL yardım nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş ve bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

İlk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere tarafların avukatları eşliğinde kendi hür iradeleri ile imzaladıkları bir sözleşme olup, sözleşmenin şartları incelendiğinde de yardım nafakasını da aşar şekilde özel koşullar içerdiği sabittir. Sözleşmenin imzalandığı tarih ile dava tarihi arasında çok zaman olmaması ve kurda meydana gelecek artışların da olabileceğinin taraflarca öngörülebilir olduğunun kabulü gerekmektedir. O halde sözleşmenin uyarlanması talebinin kabulünde tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun ihtiyaçları, paranın satın alma gücü, uzlaşma tarihinden itibaren değişen kur farkı ve hakkaniyet ilkesinin dikkate alınması doğru ise de sözleşmenin yapıldığı tarihteki kur miktarının altında bir miktara hükmedilmesi doğru olmamıştır. Yine bölge adliye mahkemesi uyarlama gerekçesinde belirlediği miktarı hangi esas ve kriterlere göre hesapladığı konusunda da bir gerekçe belirtmemiş olması da doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 01.11.2021



Şimdi Ara
Hemen Sor