vioft2nnt8|2000BDFC6638|yunusbirbilen|tbl_sayfa|metin|0xfdff719400000000fd00000001000700T.C. Yargıtay 12. Ceza Dairesi Esas No:2015/6325 Karar No:2016/1553 CUMHURIYET SAVCISI Tebliğname No : 12 - 2014/381043 Mahkemesi : Kuşadası 4. Asliye Ceza Mahkemesi Tarihi : 26/09/2014 Numarası : 2014/1210 - 2014/411 Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen; alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenle “emniyetli bir şekilde” araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanması suçu kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Alkol ve uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olması bu suçun oluşması için yeterli olmamakla birlikte Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 100 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin, bilimsel olarak kabulü gerektiği belirtilmekte olup; İncelenen dosyada; olaydan yaklaşık 1 saat 5 dakika sonra yapılan ölçümde 0,84 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın, idaresindeki araçla, geceleyin, meskun mahalde, aydınlatma bulunan, bölünmüş, asfalt zeminli yolda seyredip, olay mahalli ışık kontrolsüz kavşağa geldiğinde, seyrine göre sağ taraftan seyreden araca ilk geçiş hakkını vermeyerek ve 28 metre fren izi oluşacak biçimde çarpması şeklinde gerçekleşen olayda, yerleşik Adli Tıp Kurumu 5.İhtisas Dairesi uygulamalarına göre vücuttaki alkol oranının her saat ortalama 15-20 promil düştüğü de dikkate alındığında, sanığın olay anında 100 promil civarında alkollü olduğunun kabulü gerektiği, böylece üzerine atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurlarının oluştuğu ve atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği halde beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
Yargıtay
12. Ceza Dairesi
Esas No:2015/6325
Karar No:2016/1553
CUMHURIYET SAVCISI
Tebliğname No : 12 - 2014/381043 Mahkemesi : Kuşadası 4. Asliye Ceza Mahkemesi Tarihi : 26/09/2014 Numarası : 2014/1210 - 2014/411 Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen; alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenle “emniyetli bir şekilde” araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanması suçu kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Alkol ve uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olması bu suçun oluşması için yeterli olmamakla birlikte Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 100 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin, bilimsel olarak kabulü gerektiği belirtilmekte olup;
İncelenen dosyada; olaydan yaklaşık 1 saat 5 dakika sonra yapılan ölçümde 0,84 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın, idaresindeki araçla, geceleyin, meskun mahalde, aydınlatma bulunan, bölünmüş, asfalt zeminli yolda seyredip, olay mahalli ışık kontrolsüz kavşağa geldiğinde, seyrine göre sağ taraftan seyreden araca ilk geçiş hakkını vermeyerek ve 28 metre fren izi oluşacak biçimde çarpması şeklinde gerçekleşen olayda, yerleşik Adli Tıp Kurumu 5.İhtisas Dairesi uygulamalarına göre vücuttaki alkol oranının her saat ortalama 15-20 promil düştüğü de dikkate alındığında, sanığın olay anında 100 promil civarında alkollü olduğunun kabulü gerektiği, böylece üzerine atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurlarının oluştuğu ve atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği halde beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.